Carrefourdan aldığım kitapları hala okumayı bitiremedim. 22 şubatta okuduğum ve heyecanla sizlerle paylaştığım yazarın ilk kitabı Asi'den burada bahsetmiştim. Hatta Maskesiz kitabını da tesadüf ederi satın aldığımı ve ilk birkaç sayfayı heyecanla okumaya başladığımdan da bahsetmiştim.
Ancak şöyle de bir gerçek var ortada; iki günde bitirdiğim Asi romanından sonra Maskesiz romanı adeta elimde süründü. Sebeplerine, nedenlerine geçmeden önce romanın detaylarından ve karakterlerinden bahsedelim.
Kitap Koridor Yayınları tarafından 2011/Şubat ayında Maskesiz ismiyle yukarıdaki kapakla raflarda yerini aldı. Yazar Monica McCarty tarafından 2007/Ağustos ayında Highlander Unmasked adıyla aşağıdaki kapakla yayınlandı.
Koridor Yayınlarının kapak seçimi ve tasarımları beni her zaman memnun ediyor. Bu kitapta da tasarım değişse de konunun özüne sadık kalınmış. Kapaktaki yazılar bile değiştirilmeden aynen kullanılmış. Diğer yayınevlerinin de böyle duyarlı olmalarını isterim.
Kitabın Konusu:
Yiğit görüntüsü, korku uyandıran şöhreti ve dillere destan dövüş becerileri Alex MacLeod’un kaya kadar sert bir paralı asker rolüne bürünmesi için biçilmez bir kaftandı. Klanını korumak için bu gizli görevi üstlenen Alex, asıl amacını kimseye belli etmeyeceğine dair yemin etmişti. Ancak bu cesur girişimi, bizzat haydutların elinden kurtardığı güzel bir kadın tarafından tehdit edilir; bu masum meleğin bir anda planlarını tehlikeye atacağı aklının ucundan bile geçmemektedir.
Alex MacLeod: Asi romanında karşımıza çıkan toy delikanlıyı artık yetişkin bir savaşçı olarak görüyoruz. Buradaki 'yetişkin' gerçek anlamda kullanıldı :D Demek istediğim karşımızda yine çelikten kaslarla örülü, devasa irilikte, yakışıklı mı yakışıklı bir İskoç cengaveri var. Klanı ve ülkesinin geleceği için çok gizli bir görevde iken zor durumda kalan Meg MacKinnon adlı meraklı melahat, gerizekalıdan hallice kızı kurtarınca, hem klanın hemde ülkenin geleceği sallantıya girer :D euheuhe
Meg MacKinnon: Babasının uzun süren rahatsızlığında klanın yönetimini saman altında yürüten kendince akıllı bir kızcağız :D Gerizekalı -gerçekten- abisinin klanın başına geçmesi için onunla evlenecek güçlü kuvvetli bir damada ihtiyacı var. Bu yüzden damat avlamak için kralın sarayına yolculuğa gidiyor. Yolda düştükleri tuzaktan onları kurtaran Alex'ten ilk görüşte etkilenen Meg, sarayda onunla karşılaşınca vatan millet banane, ben herşeyi öğrenmeliyim kılıklarıyla biricik Alex'imize hayatı dar ediyor euheuhe (sanki taraflı bir anlatım oldu bu :D )
Şimdi gelelim benim kitabı neden ve niçin sevmediğime. Öncelikle kitap şahane ve güzel başlıyor. Heyecanla ilk 20-30 sayfayı nasıl olduğunu anlamadan okuyorsunuz. Ancak zaten asıl meselede oradan sonra başlıyor. Yazarın ilk kitabında ana karakterler arasında yarattığı mükemmel kimya ve duygusallığı, ister istemez bu kitapta da arıyor okuyucu.
Kitap İskoçya arazilerinde başlıyor, geri kalan %80'lik bölüm ise kralın sarayında baş kahramanımız Alex'in, meraklı melahat kılıklı Meg'den sırlarını saklamaya çalışmasını seyretmekle geçiyor. Karakterler arasındaki kimya, diyaloglar ve iletişim hoşuma gitmedi. Biraz zorlama olması ve kitaba dönemin siyasi olayların da dahil olması okuyucuyu sıkıyor açıkçası.
Benim seri kitaplarda en sevdiğim özellik, diğer karakterlerin romanlarda ziyaretlerde bulunması. Asi romanımızın kahramanları Isabel ve Rory, Maskesiz romanına belki birkaç satırla misafir oluyorlar. İnsan biraz daha görmeyi en azından diyaloglarla katılmalarını bekliyor.
Kitap çok kötüydü diyemem. Ama ben Asi romanını çok severek ve beğenerek okuduktan hemen sonra Maskesiz'e başlayınca, biraz hayal kırıklığı yaşadım doğrusu. Ama yine de kitap için ortalama üstü diyebilirim. Özellikle yazarın kitap sonlarında bahsettiği 'gerçekliğe' dayanan karakter açıklamaları çok güzel. Yazar Monica McCarty yaptığı araştırmalara dayanarak o tarihte yaşamış gerçek klanlar ve gerçek insanların soy ağaçlarına, dönem olaylarını güzel bir hikaye, kurgu oluşturar romanlaştırıyor. Çok beğendiğim ve çok hoşuma giden güzel bir detay.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder