20 Haziran 2014 Cuma

Bir Ameliyat Güncesi...

Böylelikle blogumda ilk kez kendi fotoğrafımı paylaşmış oldum ^^ Selam :P

Yaklaşık iki ay öncesinden sağ kulağımda başlayan işitme azalması sebebiyle Nisan ayında doktorların kapısını aşındırmaya başlamıştım. Sonrasında testlerdir falan derken doktorlar ameliyat olmama karar verdiler. Tarih de belli 26 Mayıs..

Öyle böyle derken hastaneye yatıldı ve ameliyat günü geldi. Ameliyat için tercihim İstanbul Eğitim Araştırma Hastanesi oldu. Ameliyatıma kadar kulağıma o kadar çok baktılar ki kulağım yol geçen hanına döndü :D :D Bir de geceden sağ kulağın üstünü kazıdılar minyatür Rihanna gibi oldum :D

Ameliyat sabahı hiç heyecanlı değildim. Hatta ameliyat için beni almaya odama geldiklerinde fosur fosur uyuyordum ^^ Neyse mavi ameliyat kıyafetlerini giydik ameliyathanenin yolunu tuttuk.. Bu arada sevgili kuzenim tarafından fotoğraflanıyorum poz veriyorum falan.. Benden yorum: 'Doktora karşı da ağzım uyku kokacak' hehehe 

Hemşireyle ameliyathaneye girdik. Hemşire içeriye sesleniyor 'KBB hasta getirdim' içeriden 'Nasıl hasta?' benim hemşire 'Sıradan bir hasta'... O.o Bana diyor.. benim hakkımda -sıradan- diyor.. Hiiii durur muyum sizce hiç :D Hemen dedim 'Hemşire hanım kendimi hiç bu kadar sıradan hissetmemiştim' Hemşire de şaşırdı hemen 'Yok öyle demek istemedim yani acil hasta değil anlamına geliyor' Ben de 'En azından gamzeli bir hasta getirdim diyeydiniz' didim hehehehe Gülüşmeler aldı başını gitti tabe :D

Neyse içeri alındık böyle buz gibi bir yer bekliyorum ama hiç de öyle değildi. Biraz soğuktu tabii ki ama bu üşüme üstünüzde '0' kıyafet olmasından kaynaklanıyor. Beni böyle bir sürü sedyenin olduğu bekleme alanına aldılar, dosyamı da kucağıma verdiler. Daha önce birçok kez ameliyathaneye hasta verdim ama ilk kez kendim giriyorum. Meraktan uzunları yakmışım hiçbir detayı kaçırmamaya çalışıyorum. Arada da gözlerimdeki çapakları temizliyorum :P

Sedyede bekliyorum benden başka hasta da yok zaten :D Gelen giden hep aynı şeyi soruyor 'Neden geldin sen?' O.o Nasıl yani yaaa??? Ameliyathane değil mi burası? Yoksa yanlış mı geldim yahu? Şaka bir yana bu diyalogların da elbet bir amacı var. Heyecanlanan hastaları sakinleştirmek için sohbet ediyorlar :) Ama benim gibi duyuları %50000000 çalışan biri 'Neden geldin?' sorusuna dik dik bakınca pek bir rahatsız oldular :D Sonra biri daha geldi.. Sorusu şu 'Ameliyat mı olacaksın sen?' Ben 'Evet.Sağ kulağımdan' 'Öyle mi? Nereden?' Ben bir duraksadım.. Acaba ameliyathanede personel arada anestezi mi kokluyor euehuehuehee Ben cevap olarak tane tane 'Sağ kulağımdan' dedim tekrar.. O da anladı zaten dediğini bozuldu falan kös kös gitti.. Sonradan öğrendim ki kendisi ameliyatımı yapan doktormuş euehuehuehe 

Sonra geldiler adımı sordular.. Aldılar beni ameliyathaneye.. Yukarıda olanların tamamı 7-8 dakikada falan oldu. Öyle çok beklemedim. Ameliyathane aynen filmlerde dizilerde gördüğümüz gibi. Ameliyat malzemeleri bir tepside üzeri yeşil örtülerle örtülmüş hazır. Beyaz ışıklı tabelada akciğer röntgenim ve beyin tomografim de hazır. Solumda da kalp monitörü hazırda bekliyor. Masanın tepesinde büyük kocaman bir aydınlatma lambası. Odada o anda 2 kadın bir erkek personel var. Beni hemen ameliyat masasına geçirdiler. Daha daha doğrusu kendim geçtim.

Ameliyat masası kocaman insan bedeni şeklinde. Kollar beden ve ayaklar var. Ve onları sabitlemek için de bağlar. Ben uzandım masaya, beden kısmında bitti benim boy eueheuhee.. Ayak kısımlarına eremedim :D Sonra ameliyat önlüğümün kol kısımlarını çıkarttıp koluma kafam kadar bir tansiyon aleti taktılar. Takılır takılmaz şişmeye başladı alet.. Ama nasıl sıkıyor kolumu kopacak sanki. Zaten ameliyat sonrası baktım hep çizgi çizgi kan oturmuş koluma :/

Yanıma bir bayan anestezi doktoru geldi.. Kalp zımbırtıları yapıştırdı göğsüme bağrıma.. Sol yanımda duran monitör başladı bip bip kalp atışlarımı yakalamaya.. Baktım kalp atışı 82 tansiyon 12/8 oooo iyi gayet normal :D Bayan doktor başladı damar yolu açma çalışmalarına.. Aman yarabii... damar yolu açmıyor elimin üstünden ciğerimi delmeye çalışıyor sanki.. Birinci deneme... Olmadı... ayyy ölcem... hemen yanında başka damar deniyor.... O da olmadı.. ayyy gidiyorum... Dayanamadım 'Sağ elimden deneseniz', doktor 'Sol olması gerek ilaç ve monitör tarafında ve anestesi doktorunun oturduğu bölmede olması gerek. Dikkatimi monitöre verdim. Haklı monitörün iki yanında anestesi doktorlarının oturması için bar taburesine benzeyen iki yüksek tabure var.. Offf Sık dişini Sevda :/ 

Bayan doktor el üstünde açacak damar bulamadı öylece elimi bırakıp sol ayak üstünden damar aramaya başladı. Bu arada açtığı damar yollarından kanlar akıyor. Tam o sırada yeşil gözlü erkek anestezi doktoru gelip lap diye kan akan elimin üstüne sıkıca bastırdı. Amannnn ne acımak.. Hiiiiiiiiiii dedim bir kere.. 'Çok acıttın' dedim hemen.. Cevap 'Aman aman çok da kıymetli canımız var'..... Narsist yanım harekete geçti tabii hemen 'Kıymetli tabii ben bi taneyim!' doktorda ufak çaplı bir şaşkınlık.. 'Tabii ki öylesiniz.. Tüm hastalarımız bizim için bir tanedir' yok yok sinir oldum ya altta kalamam 'Siz bilmezsiniz ben farklıyım' ^^ Doktor gülümsedi bu arada benim de sinirim geçer gibi oldu.. 

Bu arada diğer bayan doktor hala ayağımda damar yolu arıyor.. Deneme yapacak hazırlanıyor.. Eş zamanlı olarak erkek olan da eline aldı damar yolunu yine sol elimin üstünden damar yolu arayacak.. Nefesler tutuldu 1-2-3... Aman Allahımm... Nasıl bir acıdır o...Gözlerim karardı.. Yemin ediyorum ameliyattan sonra bile böyle acı çekmedim ben.. İkisi de aynı anda damar yoluna girince acıdan bayılacaktım.. Zarla zorla 'Ayyyyy ikisi birdennnn!' dedim.. Artık sesim nasıl çıktıysa arkamdan bir yerlerden bir bayan 'Biriniz bırakın hemen' dedi.. Ayağımı bıraktılar hemen, aynı anda da elimin üstündeki damar yolu açıldı.. Ama nasıl kötü oldum anlatamam.. Çok acıdı yaaa yok ötesi.. :( 

Nihayet damar yolu açıldı.. Elimin üstüne bişiler yapıştırdılar. O sırada acıdan kolumla gözümü kapatmıştım.. Çok acıdı diye söyleniyordum.. 1-2 dakika sonra erkek olan elimi aldı 'Haydi bakalım artık seni gönderelim' dedi. Elinde içinde süt beyazı sıvı olan bir enjektör var.. İğneyi damar yoluna taktı.. Doktorla göz gözeyim (hmm hiç de fena değilmiş :P ) dedi ki; 'Bize döndüğünde derin nefes almayı unutm......' Cümlenin devamı yok çünkü çoktan gitmişim hehe Doktor cümlesine başladığında eş zamanlı olarak şırıngayı da enjekte etmeye başladı.. O sırada da arkamdan bir yerden yüzüme siyah bir maske geldi.. Şırınganın daha yarısı gitmeden.. KÜTTTT... Nasıl bir ilaçtır yahu o.. Tak diye götürüyor adamı O.o tıpkı filmlerdeki gibi.. kapkaranlık gerisi yok.. 

**

Sonrasında ilk hatırladığım şey bana seslendikleri.. 'Sevda Hanım..' diye sesleniyorlar.. İki kere seslendiler... Ama cevap veremiyorum.. Üçüncü seferde omuzumdan tutarak sarsıp söylediler.. Hemen gözümü açtım. Açmamla kapamam bir oldu.. Çünkü çok parlak bir ışık vardı.. Sonrasında sedyem şiddetli bir şekilde takırdadı.. Sanırım beni bir yerden bir yere aktardılar.. Sonrası karanlık.. Odama götürmüşler.. 

Kapı önünde bekleyen ablam, kuzenim ve babamın anlattıkları çok eğlenceli.. Güldükleri için onlara kızamadım bile.. Çünkü cidden o kadar komikmişim ki :D Ameliyathaneden çıktığımda ağlıyormuşum.. Nasıl canım yanıyorsa artık.. Ameliyat yaklaşık 3 saat sürmüş.. Sonra yatağıma geldiğimde anestezi etkisiyle konuşmam değişmiş. Bildiğiniz dünya üzerinde olmayan bir dil konuşuyorum.. O kadar komik ki.. Kuzenim sağ olsun o anları telefonu ile kaydederek ölümsüzleştirdi.. Ablam benimle her konuştuğunda yakınıyorum. İşaret parmağım havada, kimsenin anlamadığı bir dille bir şeyler anlatıyorum.. hahaha Tam olarak ayılmam yaklaşık 20 dakika sürdü. Mide bulantısı, kusma vs hiçbir yan etki hissetmedim-yaşamadım. Tabii ki bunda sigara kullanmamanın etkisi çok büyük. Tak diye uyandım. Kurduğum ilk anlamlı cümle 'Abla..çok acıyor' oldu.. 

Sonrası hemen toparladım.. Ve yukarıda yaşadıklarımı anlattım onlara.. Masal gibi dinlediler.. Ameliyat sırasında entübe ettiklerinden yani solunum makinasına bağladıklarından boğazım ve dudaklarım tahriş olmuştu. Dudağım hemen şişti. Kocaman oldu. Boğazım tahriş olduğundan sesim şarkı söyleyen öküzler gibi çıkıyordu. Akşam doktorlar vizit yaparken doktorum bir şikayetim olup olmadığını sordu; ben 'Doktor bey ameliyat yaparken sesimi bozdunuz galiba. Sesim travesti gibi çıkıyor. Naaptınız kulağımı ameliyat ederken boğazıma mı geçtiniz?' ..tepki.. doktorlar gülüşürler hehehe

Haa bu kadar anlattın ne yaptılar kulağına, rahatsızlığın neydi derseniz eğer; en başta dediğim gibi duyu azalması şikayetiyle gittim ben. Teşhis kulak zarı çökmesi..Yapılan operasyon kulak zarı yaması ve şimdi adını bile telaffuz edemediğim bir zımbırtı :D 

Şimdi neredeyse bir ay olmak üzere ve çok şükür bir sorun yaşamadan bu ameliyatı atlattım. Rabbim kimseye dert verip derman aratmasın, devasız hastalıklarla hastane kapılarına düşürmesin. Hani derler ya Allah ne düşürsün ne de eksik etsin aynen öyle. Ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim; her ne kadar devlet hastanesi olsa da doktorlar da hemşireler de son derece ilgililer. Geçti gitti inşallah.. 

Ama bu ameliyat bana çok büyük bir koz verdi.. Şimdi ne zaman bir konu hakkında bilgiçlik, ukalalık yapsam 'Eeeee kulağı kesik derler bana' diye söyleyebiliyorum.. euehueheuheuhee 

Hastalıklarla mücadele eden ve şifa arayan herkesin Rabbim yardımcısı olsun..

Sevgiler

Not: Sevgili okuyucu buraya kadar okuduysan alnının çatısından öptüm seni :D Fark ettim biraz uzun bir yazı oldu ama yazmasam olmazdı ^^

5 Haziran 2014 Perşembe

Garnier Nem Dengesi: Karmadan Yağlıya Olan Ciltler

Uzun zamandır bu kremin yazısını yazmak istiyordum ama araya giren işler sebebiyle bugüne erteledim. Biraz da erteleme sebebim kremi kullanmadan yazılan 'denedim' yazılarından nefret etmem. 1-2 denemede bir kozmetik ürünü için olmuş-olmamış demenin doğru olduğunu düşünmüyorum. Gerçekten kullandıktan ve deneyimledikten sonra yazılan yazılar gerçekten okuyucuya daha objektif ve gerçekçi bir düşünce aktaracaktır.



İşte ben de bu harika kremle taaa 2013 Ekim ayında Gratis'te yapılan bayram indirimiyle tanışmıştım. Yazısını da hevesle yazmıştım. (*) O gün bugündür kremi hala kullanıyorum. Tabii ki o aldığım kutu değil :D Şimdi ikinci kutum bitmek üzere ve ben çoktan üçüncü kutuyu yedekledim bile ^^



Kremin dokusu böyle hafif yoğun ama kremsi bir dokuda. Rengi bizim buz yeşili dediğimiz bir tonda. Uygulaması ve emilimi son derece başarılı. Yaklaşık bir dakika içinde cilt tarafından tamamen emiliyor. Biraz yoğun ama çok hoş bir kokusu var kremin. Kokulu kremlerden hoşlanmayanları biraz rahatsız edebilir. Ama ben çok hoşlanıyorum kokusundan. Böyle ferahlatan, iç açıcı bir kokusu var bence :)

Kremi anlatmaya devam etmeden bir de kendi cilt tipimden bahsetmem daha doğru olur sanırım. Cildim karmadan yağlıya ve hatta özellikle de stresli ve ayın özel günlerinden yağlı diyeceğimiz bir tip sergiliyor. Hatta bu yağlanma bazı günler öyle yoğun oluyor ki yüzüme kağıt peçete koyduğumda izi çıkıyor :/ Ama bu kremi kullanmaya başladıktan sonra ki -artık her sabah ve her akşam uyguluyorum- cildim inanılmaz rahatladı. Aşırı yağlanmanın %90 oranında önüne geçtim. Sabah işe gitmeden sürdüğümde (yani sabah 8:30'da) akşam saatlerine kadar (bu da 17:30 civarları) gayet başarılı bir şekilde cildimi dengeliyor. 

Ama akşam saatlerinden sonra günün yoğunluğu ve stresi ile özellikle burun ve T bölgemde hafiften yağlanma oluyor. Bunu da hafif bir pudralama ile aşabiliyorum ^^ 



Krem kutusunun üzerinde yazdıklarını kullanıcısına tamamen veriyor. Vaat ettiği tüm -yapacaklarım- iddiaları gerçekten de oluyor. Kremi kullandığım bunca süredir ki (Ekim 2013-Haziran 2014) 8 aylık bir süre oluyor bu cildim eskisine oranla çok daha düzgün. Yağlanma konusunda yaşadığım sıkıntıyı büyük oranda atlattım ve gün içinde bu durum çok rahatlamamı sağladı. Dahası kremi makyaj bazı olarak kullanarak da fondotenimle yaşadığım parlama sorununa da çözüm buldum ^^ Nemlendirme özelliği sayesinde de karma etkisiyle kuruyan diğer bölgelerde yaşadığım pul pul kuruma sorunu da tamamen ortadan kalktı. 



Yine kutunun üzerine baktığımızda 'Paraben İçermez' yazısı dikkatimizi çekiyor. İtiraf ediyorum ürünü rafta ilk incelemeye başladığımda önce vaat ettiklerine sonra da içindekiler kısmına baktım. Kutunun üzerindeki bu ibare de açıkçası ürünü sepete giden yola başarıyla çıkardı :D İçindekiler kısmında elbette kozmetik dünyasınca 'tüüü zararlı' denilen içeriklerden vardır ama ben açıkçası içerikleri çookk derinlemesine inceleme taraftarı değilim :)



Ürün ambalajını incelediğimde ambalajı açıldıktan sonra 12 ay içerisinde 'mutlaka' kullanılması gerektiğini işaret eden 12M işaretini görüyoruz. Geri dönüşüm simgeleri doğa ile uyumu konusunda da bize bilgi veriyor. Gerçi gördüğünüz gibi Garnier Skin Naturals serisi 'Doğaya Saygı' felsefesi çerçevesinde ellerinden geldikçe bu konuya hassasiyetle yaklaşıyor ;)

Ben Garnier Nem Dengesi: Karmadan Yağlıya Olan Cilt Tipi için olan bu kremi fiyat performans dengesinde fazlasıyla başarılı buldum. Kesinlikle şans verilmesi gereken çok başarılı bir krem. Kullandığım bu süreç içerisinde ürün 'asla' cildimde sivilcelenme yapmadı. Çünkü zaten cilt tipimin ihtiyaç duyduğu dengeleyici bir kremdi. O yüzden siz siz olun cildinizi iyi analiz edin yada ettirip öyle kozmetik kullanmaya çalışın. Sonuçlarını gördüğünüzde şaşırmamak elde değil. Hatalı ürün seçimi ciltte birçok soruna yol açıyor kızarıklık-sivilcelenme gibi.. O yüzden diyeceğim o dur ki: Cildiniz sizin en büyük eseriniz.. Ona ne kadar özen gösterip bakımını yaparsanız ilerleyen yıllarda etkisini göreceksiniz ;)


Sevgiler
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...