29 Mart 2015 Pazar

Hazinem: Çok Değerli Web Siteleri

İnternet dipsiz kuyu anacım.. Ama eğer aramanın gücüne inanırsanız istediğiniz herşeyi ama herşeyi bulabilirsiniz, yapabilirsiniz ^^

İşte ben de çok sevdiğim ve böyle 'gözümün nuru' gibi koruyup kolladığım siteleri bir başlıkta toplamaya karar verdim. 

♥♥♥


Online-Converter.com= Tam anlamıyla bir dönüşüm cenneti. Ses dosyalarını, videoları, fotoğrafları, dosyaları, e-bookları, rar-zip dosyaları ve daha nicesini istediğiniz formata dönüştüren harikalar harikası bir site. Üstelik bilgisayarınıza indirme, kurma-kaldırma sıkıntısı da yok. Mis! :)


offliberty.com= Youtube ve Vimeo videolarını tek tıkla bilgisayarınıza indirmenizi sağlayan güvenli sitelerden birisi. Ses veya isterseniz video formatında indirebiliyorsunuz. Linki kopyalayın ve OFF butonuna basın. Sonra gelsin eğlence :)



turkcekarakter.com= Tam bir acil yardım sitesi :)

*Türkçe harfler kullanılmadan yazılmış metinleri Türkçe harfli hale getirebilir. (mesela ö,ü harfleri) 

*ı, Ğ, Ç gibi bozuk görünen Türkçe harfleri düzeltebilir. 

*Ý, ý, Þ, þ, Ð, ð gibi bozuk görünen Türkçe harfleri düzeltebilir.

*ÅŸ, ı, ÄŸ, ü, ö, ç gibi bozuk görünen Türkçe harfleri düzeltebilir.
*Türkçe harfler kullanılarak yazılmış olan metinleri Türkçe harfsiz hale çevirebilir.
*Tüm metni büyük/küçük harfe çevirebilir.


10MinuteMail.com= Bir sitede bakmak istediğiniz bazı şeyler var ve o site sizden üyelik istiyor. Ama o güzelim mail adresinizi de böyle abuk subuk yerlerde paylaşmak istemiyorsunuz. Amacınız eğer 'bi arkadaşa bakıp çıkıcam' ise bu site tam sizlik. 10 dakikalık geçerli bir mail adresini hizmetinize sunuyor. O süre içinde mail alabiliyorsunuz ve üyelik aktivasyonunu yapabiliyorsunuz. Eğer zamanınız yetmez ise 10 dakika ek süre isteyebilirsiniz. Eee sonra derseniz o mail adresi '10 dakika içinde kendini imha edecektir' Hiç var olmamış gibi. Siz rahat ben rahat! hihi


savefrom.net= Artık bilmeyeniniz yoktur ama yine de yazalım. Pırlanta değerinde bu siteden online versiyon halinde bulunan videoları mp4 yada ses dosyası şeklinde bilgisayarınıza zahmetsizce indirebiliyorsunuz. Mesela ben çok sevdiğim dizileri bu siteyi kullanarak indirip izliyorum. Bilgisayarıma program kurmayı sevmediğimden bu siteler benim can simidim ♥ 


PicMonkey.com= Bloggerların bildiği ve kullandığı online bir fotoğraf düzenleme sitesi. Sitenin en sevdiğim özelliği birçok bölümün ücretsiz kullanılabilmesi ve kullanımdaki kolaylığı. Resimleri rötuşlamada veya kolaj hazırlamada çok başarılı. Tavsiye ederim :)


Pixlr.com= PicMonkey tarzı online fotoğraf düzenleme sitesi. Birçok hatta yüzlerce effect ve düzenleme seçeneği var. Pixlr artık indirilebilir ve ücretli versiyona geçti. Ancak Express versiyonu hala kullanılabilir ve birçok özelliği aktif halde. Şiddetle tavsiye edilir ;)


Benim elimin altında bulundurduğum, sık kullanılanlar sekmemin müdavimleri, vazgeçemeyeceğim web kaynakları. Eğer sizlerinde böyle nadide siteleriniz, cevherleriniz var ise paylaşabilirsiniz ^^ Ayrıca paylaşmak güzeldir :)


Sevgiler

Dereotlu Poğaça Tarifim

Hanımlar birçoğumuz yemek yaparken mutfağımızın mis gibi kokmasını, daha yemek pişmeden ay bu akşam sofrada neler var dedirtecek iştah kabartan lezzetler hazırlamayı çok seviyoruz. Böyle leziz yemekler hazırlamak için de hepimizin özel sırları var:) #benimlezzetsirrim, "Teremyağ Gurme Kaymaklı". Kaymak içeriğiyle yemeklerime ekstra lezzet veriyor. Tamam, kabul ediyorum :) yalnızca yemeklerimin değil puf puf poğaçalarımın, kıyır kıyır kurabiyelerimin mutfağımdan çıkan lezzetlerin sırrı:) Bugün sizler için dere otlu poğaça tarifi hazırladım, sırrı içinde :) Siz de sırları merak edilen, kıskanılan lezzetler hazırlamak isteyenlerdenseniz Teremyağ  Facebook ve Instagram sayfasını takipte kalın.  


Dereotlu Poğaça Malzemeleri:
•    3 su bardağı un,
•    1 demet dereotu,
•    2 adet yumurta (birinin sarısını üzeri için ayırın),
•    200 gr Teremyağ  Gurme Kaymaklı (oda sıcaklığında),
•    3 çorba kaşığı yoğurt,
•    1 çay kaşığı tuz,
•    1 paket kabartma tozu,
•    2 çorba kaşığı sirke,


Üzeri için:
•    1 yumurta sarısı,
•    Çörekotu,


Dereotlu Poğaça Hazırlanışı;

İlk olarak dereotunun saplarını kesip sadece üst kısımlarını ayırıyoruz. Üst kısımları ince ince küçük kıyıyoruz. 2 su bardağı unu tabağa boşaltıyoruz. Unun ortasına dereotlarını koyuyoruz. Ardından Teremyağ Gurme Kaymaklı yı ekliyoruz. 1 yumurtanın sarısını ayırıp kalan yumurtaları harca ekliyoruz. Harcın üzerine yoğurdu ve tuzu ekliyoruz. Ardından sirke ve kabartma tozunu ekliyoruz. İyice yoğurmaya başlıyoruz. Hamuru yoğurduktan sonra üzerini kapatıp 30 dakika kadar dinlendiriyoruz. Hamurumuzun mayalanmasını sağlıyoruz.

Son olarak; hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp avucumuzda yuvarlayıp açtığımız hamuru yarım ay şeklinde katlıyoruz. Birbirine değen kenarlarını bastırarak yapıştırıyoruz ve yağlanmış tepsimize sıralıyoruz.  Üzerlerine yumurtamızı ve çörek otunu ekledikten sonra önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında pişmeye veriyoruz. Üzerleri iyice kızaran poğaçalarımızı fırından çıkartıp soğuduktan sonra servis yapabiliriz. Siz de Teremyağ Gurme Kaymaklı’nın poğaçanıza kattığı  farkı hem poğaçaların daha fazla kabarmasından hem kokusundan hem de enfes lezzetinden fark edeceksiniz.
Afiyet olsun :)

Bu içerik http://lezzettopu.blogspot.com.tr/ tarafından hazırlanmıştır. 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

24 Mart 2015 Salı

Kanuni Sultan Süleyman Eğitim Araştırma Hastanesi ~ Kellesi Tez Vurula!



Bugün büyük talihsizlik eseri aciline gitmek zorunda olduğum, hayatım boyunca gördüğüm 'en kötü hastane' olarak bir numaraya yerleşen hastane. (İstanbul'daki hemen her hastaneye gitmiş biri olarak söylüyorum bunu) 

Dikkat edin doktorlar kötü demiyorum çünkü hangi doktor olursa olsun o hengamede, karmaşada, kalabalıkta mesleğini hakkı ile icra edebilecek bir doktor tanımıyorum. Bir doktor düşünün; etrafında 8 hasta var, hepsi bir ağızdan dert yanıyor ve doktor da o sırada ilk dinlediği hastanın şikayetine odaklanıp gerekli tahlil ve istekleri yazmaya çabalıyor. Sonra da doktorun ilgisizliği ve yanlış tedavisinden yakınıyoruz. Daha insan olmayı öğrenememişiz ne hasta olmasından bahsediyorsunuz. 

Bir de eğer Küçükçekmece bölgesinde yaşıyorsanız ölseniz dahi kapısından geçmeyin bu hastanenin. İlçe aşırı yoğun suriyeli mültecileri barındırdığından hastanenin halini tahmin bile edemezsiniz. Türkçe hiç bilmiyorlar, dertlerini anlatamıyorlar, doktorlar çaresiz, hastalar çaresiz, personel ise kendi havasında. Eğer şans eseri kürtçe bilen birileri var ise yakınlarda, çat pat anlaşmaya çalışıyorlar. Hele ki kan laboratuvarı görülmeye değer. Türkçe anlamayan bu insanlara kolundan kan alınacağını anlatmaya çabalayan personel kelimelerin yetmediği yerlerde tarzancaya geçiyor.

Tabii ki bu insanlar da sağlık hizmetlerinden faydalanacaklar. Yalnız böyle bir karmaşanın hakim olduğu bir 'acil servis' de hastalara ne kadar kaliteli hizmet verilebilir tartışılır, tartışılmalı. Kapasitesinin kat kat üzerinde hasta bakan doktorlar, kapasitesinin çok çok üzerinde hasta ağırlayan bir acil serviste ateşi var diye eve gönderilen bir hastanın iç kanamadan öldüğünü duymamız çok şaşırtıcı haberler olmaz. Orada olduğum iki saat süre içerisinde beynim bir süre sonra algısını kapatıp duyarsızlığı tercih etti. Ben bir insanım, sıradan bir insanım. O kadar kısa zaman içerisinde çıldırmanın eşiğine geldim. 

Güvenlik canla başla bir şeyleri yoluna koymaya çalışıyor ama sonuçsuz bir çaba bu. İnsanlar sıra bilmiyor, zaten hasta olduklarından tahammül sınırları kat kat azalmış halde. O gün belki de kaç yüzüncü hastasına bakan doktorun (saat 19:00 sıralarında Erişkin Hasta 1 - 698 numaradaydı!! ) teşhis ve tedavi konusunda yargısı şaşmış halde.

Doktorların makine, robot yada köle olduğunu mu düşünüyorsunuz. Acil serviste sıramızın gelmesini beklerken bir süre sonra içeride 'işini' yeterince hızlı yapamayan doktora kızmaya başladığımı fark ettim. Fark ettim ki bu 'kızma' durumu tüm hastalara yayılmış vaziyette. O kalabalıkta içeride canla başla hastalarıyla ilgilenmeye çalışan doktorun çalıştığı şartlara bir daha bakınca, cidden üzüldüm. Hiç kimse bu şartlar altında çalışmamalı. Her mesleğin zorlukları var diye düşünebilirsiniz lakin doktorlarımızın mesleği 'hayatlarımız'! Benim yanlış bir fatura kesmem kimsenin hayatını etkilemezken o doktorun o hengamede atlayacağı bir teşhisin geri dönüşü olmaz.  


Ve lanet olası sağlık sistemimiz, bu sistemsiz hastanede tamamen kördüğüm olmuş halde. 2011 yılında hizmete giren bu hastane 4 yıl içinde adeta dökülüyor. Duvarlardaki boya hakkın rahmetine kavuşmuş, her yer pas kir içinde. Tavanlardan sıvalar dökülüyor. Yaz yaz bitmiyor yahu!! Gitmeyin işte bu hastaneye ne diyeyim ben daha. 

Hasta değildim giderken refakat için oradaydım ama yemin ederim şu an hasta hissediyorum kendimi. Cidden orada mesleklerini icra etmekte olan doktorlarımıza, sağlık personelimize allah sabır versin. Çok zor şartlar altında çalışıyorlar gerçekten. Kendimi düşünüyorum basit muhasebe işlemlerini yaparken, fatura keserken dahi çalan telefonlar dikkatimi dağıtıp asabımı bozarken onlar ne haldedirler kim bilir. Evet onlar da işlerini yapıyorlar. Nasıl ki biz kendimizi 'en iyi şartlar' altında çalışmayı 'hak ettiğimizi' düşünüyorsak, onlar da öyle. 

Şimdi gelip de 'ama doktorlar da çok kibirli bla bla' diye söylenenler olabilir. Olacaktır da.. Sağlık sistemimiz çökmenin eşiğinde çok net söylüyorum. Türkiye'deki doktorlarımızın tüm medeni hakları ellerinden sökülerek alınmışken, üniversite-devlet hastanelerinde asistanları yetiştirecek-eğitecek hoca profesör kalmamışken gelecekte tıp iflas edecektir. Ama Türkiye'de başımız zora sıkıştığında her zaman ne yapıyorsak onu yaparız. Yurt dışından doktor ithal ederiz. Çok güzel ayrıcalıklar veririz bir de onlara; çalışma saatleri dışında muayene hane açabilirler, hafta sonları çalışmazlar, günde belirli sayıda hasta bakarlar vs vs.. Yıllar önce kurbanlık hayvanları nasıl ithal ettiysek ve bu sene de onların önlerine konacak olan samanı da ithal ediyorsak, yakında yabancı doktorları hastanelerimizde görmemiz çok yakındır. 

Tek korkum gelecekte tıp fakültelerini tercih edecek bir gençliğin olmayacağı. Hastanelerimiz neredeyse 'sahra hastaneleri' kıvamına gelmişken, doktorlarımız 'sınır tanımayan doktorlar' gibi dillerini bilmedikleri çeşitli milletlerden insanları tedavi ederken, ülkemiz takvimleri gerilere çok gerilere doğru ilerliyor.

Ama biz en iyisini biliriz.. Doktor dövmeyi bildiğimiz gibi..


16 Mart 2015 Pazartesi

Laneige Water Sleeping Pack_EX ~ Kar Suyu Mucizesi

Laneige Water Sleeping Pack_EX


2013 kışında Peri'nin yapmış olduğu yılbaşı çekilişine katılmış ve Laneige Water Sleeping Pack_EX kazanmıştım.  Bildiğiniz üzere ben kozmetik ürünlerini asla 1-2 denemede hemen waaooww harika yada hih olmamış diyerek yargılayan biri değilim. Özellikle de kozmetik ürünlerinden ilk kullanımda mucizeler! yaratmasını beklemenin saçma olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple en iyi sonucun ve düşüncenin uzun kullanım süreçlerinden sonra elde edildiğini düşünüyorum.

Çünkü hayatımız sadece bir günden ibaret değil. Her gün aynı şeyleri yaşamıyoruz yada hissetmiyoruz. Mevsimler bile değişiyor. Bu yüzden bu tür bakım ürünlerinin uzun vadede değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim. Mesela kadınlar olarak aylık periyot dönemlerimiz, stresli olduğumuz zamanlar, aşırı sıcak geçen yaz ayları, kuru geçen sonbahar, ayazda yağışsız bir kış veya sırılsıklam bahar ayları.. İşte bu ürünün tüm bu şartlarda kullanılması ve tepkilerinin değerlendirilmesi gerektiğini kanısındayım.

Yani diyeceğim o dur ki sözün özü bu kremi yaklaşık olarak bir yılı aşkın süredir kullanıyorum. Ve bu da benim ürün hakkında istediğimi söyleme hakkına sahip olduğumu gösterir. Ve yine de deneyim ve tecrübelerin kişiye özel olduğunu da belirtmeden geçmeyelim. Şimdi geçelim önce ürünü tanımaya. Neymiş bakalım bu Laneige Water Sleeping Pack_EX ^^


Laneige'in 2011 yılında kozmetik dünyasına hediye ettiği bu şahane ürün çıkış yaptığı sene birçok ödülü de toplamış Güney Kore menşeili şahane bir kozmetik malzemesi. Elle Beauty İt List, Womens Weekly Best Beauty Buy ve Cosmo Asian tarafından 'En İyi Ürün' ödüllerini toplamış. Ürünün özü yani kullandığı ana promosyon sözü 'Himalaya Kar Suyu' kullandığı yönündeki vaatleri. 

Ve ürün görünüş olarak bir bakım kremi olarak görünse de aslında bir uyku maskesi. Yani nasıl oluyor o derseniz önce detaylarla anlatalım ;)

Gece olduğunda cildimizin geçirgenliği gündüz vaktine göre daha fazla oluyor. Yani gündüz konuşma, diyaloglar, gün ışığı vs gibi şartlarda cildimiz milyon tane mimik ve hava şartlarıyla mücadele ederken tam anlamıyla savunma kalkanlarını kaldırmış vaziyette oluyor. Gece olup da uyku vakti yaklaştığında cildimiz savunma mekanizmasını devre dışı bırakıp bakım-onarım zamanına geçiyor. Böylelikle gece uykumuzda cildimiz kendini tamamen onarmaya adıyor.

Laneige Water Sleeping Pack_EX


Laneige kremi gece uyguladığınızda tamamen savunmasız haldeki cildimiz adeta bir nem jakuzisinde yüzüyor gibi oluyor. Yani demek istediğim bu ürünü uyguladığınız her seferde cildin nem tutma kapasitesini arttırıyorsunuz. 


Krem gece boyunca; Beta-glucan (suda çözünen lif) ile güçlendirilerek cildin yenilenmesine katkı sağlıyor, Seramid SLN ile cilt bariyerine destek vererek nem kaybının önüne geçiyor, içeriğinde bulunan Hunza kayısı özleri de ciltte bulunan zararlı toksinlerle savaşarak cildin yenilenmesine ve cilt tonu renginin dengelenmesine yardımcı oluyorken, kestane özleri de cildin yenilenmesine destek oluyor. İçeriğindeki Himalaya kar suyu ise cildin berrak, parlak ve dingin bir görünüme sahip olmasını salıyor. 

Ayrıca ürünün bir iddiası da var ki es geçmemek gerekli. Ürün AMOREPACIFIC, Sleepscent adlı koku-esans patentiyle kendini vazgeçilmez olmaya adamış. Şimdi açıklarsak eğer; kremin sahip olduğu hafif çiçeğimsi ve ferahlatıcı hoş koku gece boyunca derin, huzurlu ve dinlendirici bir uyku uyumanıza destek oluyor. Ve unutmayın ki iyi bir uyku hem cilt hem de beden için bir numaralı ilaç. Kokusunun içinde yer alan baskın Turunç çiçekleri, Gül, Ylang Ylang özleri, Sandal kokusu özleri ve Sleepscent adı verdikleri patentli uyku terapisi kokusu rahatlatıcı ve huzurlu bir uykunun kapısını açıyor. 


Laneige Water Sleeping Pack_EX

Ama bahsettiğim bu koku kesinlikle rahatsızlık verici bir koku değil. Aksine çok hoş ve rahatlatıcı, ferahlatıcı bir etkisi var. Ürünün kendisi zaten jel kıvamında. Rengi açık yeşil-mavi tonlarında, jel kıvamında. Çok az ve minicik bir miktarını bile tüm yüzünüze rahatlıkla uygulayabiliyorsunuz. Emilimi çok çabuk, eğer ekstra kuru bölgeleriniz varsa ikinci bir uygulama yapabiliyorsunuz. Jel kıvamında olmasına rağmen yapış yapış bir his bırakmıyor.

Yazının başında ürünün bir maske! olduğundan bahsetmiştim. Ama yüzünüzde bir tabaka hissiyatı hiç olmuyor. Hatta çoğu zaman sürdüğünüzü bile unutabiliyorsunuz. Kullanım talimatlarına gelirsek eğer; gece cildinizi temizleyip toniğinizi uygulayın. Başka hiçbir krem sürmeden bu güzel kremi cildinize uygulayın. Zaten yaklaşık olarak 1 dakika içinde cilt tarafından tamamen emilerek kendini yok edecek. 

Ama maske dedin nasıl temizleyeceğiz biz bunu? diye soracaksanız eğer; çok kolay. Sabah uyandığınızda sadece ılık su ile yüzünüzü iyice yıkamak durulamak. Bu kadar. Normal sabah 'yüz yıkama' seansınıza 1-2 defa fazla su çarpma ekleyeceksiniz o kadar. Ve aynaya baktığınızda dinlenmiş, rahatlamış ve zinde bir görünüm sizi karşılayacak ;)

Kullanım için ipuçları;

* Ürün her türlü cilt tipine uygun. Ama tabii ki siz yine de cilt tipinize uygun aralıklar seçmelisiniz. Mesela kullanım kılavuzunda normal-karma ciltler için haftada 1-2 defa uygulayınız diye yazıyor. Ama kuru cilt tipine sahip olanlar cilt tepkilerine göre bu rakamı arttırabilir şeklinde de mini bir not var.

* Ürün sadece yüz için değil boyun bölgesinde de kullanılabiliyor. Ben genellikle banyo-duş alacağım günlerde boyun bölgesine uyguluyorum. Temizlemek-durulamak daha kolay oluyor.

* Kokusundan faydalanmak adına kutu üzerinde iki püf nokta belirtilmiş. Ürünü cildinize yaymadan önce burun, alın ve yanaklarınıza bırakın. Ve birkaç saniye ürünün kokusunu derin derin soluyun. Ayrıca eğer kendinizi stresli, bıkkın yada bunalmış hissediyorsanız ürünün kapağını açıp bir dakika kadar soluyunuz rahatladığınız hissedeceksiniz şeklinde iddiaları da mevcut. Ben kokusunu çok sevdim. Koku konusunda hassas olanları bile rahatsız etmeyecek derecede hafif ve çok hoş. Rahatlatıcı olduğu da bir gerçek. 


* Bildiğiniz üzere asyalı bayanların ciltleri yağlı tipte oluyorlar. Ama kullanıcı yorumlarını okuduğumda ürünün sadece gece kullanımında değil gündüz kullanımında bile çok başarılı sonuçlar verdiğini gördüm. Özellikle de kuru cilt tipine sahip olan kullanıcılar makyaj bazı olarak kremi ciltlerine sürdüklerinde makyajlarının kalıcılığını ve ciltteki pürüzsüz duruşunun daha iyi olduğunu söylüyorlar. Ciltlerini makyajdan kurtulduklarında, kremin 'maske' özelliğinin makyaj ürünlerinin zararlarından cildi koruduğunu söylüyorlar. (Kapatıcı ve fondotenlerin gözenekleri tıkaması gibi) 

Benim kişisel kullanım yorumuma gelince;

- Dediğim gibi kremi yaklaşık olarak bir yıldan fazladır kullanıyorum. Karmadan-yağlıya cilt tipim var. Ve ürünü genellikle geceleri kullandım. Ve sabahları vaat ettiği gibi dingin ve rahatlamış bir ciltle uyandım. 

- Okuyucu notlarında gördüğüm -makyaj bazı- olarak kullanılma fikrini de uyguladım ve gerçekten de güzel sonuçlar elde ettim. Makyajın yorucu ve yıpratıcı etkisinden cildimin etkilenmediğini gördüm. Makyajımı temizlediğimde bile cildim dingin ve rahat görünüyordu. 

- Kremin bu harika etkilerini gördükten sonra yıl içinde kol dirseklerimde yaşadığım aşırı kuruma sorununu da bu kremle aştığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Ayrıca yine ayak topuklarımda yaşadığım sertleşmenin de üstesinden bu krem sayesinde geldim. Ürün -cilt- üzerinde muhteşem etkileri olduğunu söylüyordu. Vücudumuzun tamamen cildimizle sarıldığını unutmamamız gerekiyormuş.

- Tüm bu kullanımlara ve zamana rağmen hala kutunun yarısını geçemedim. Çünkü krem jelimsi bir yapıda. Çok az bir miktarını bile tüm yüzünüze yayabiliyorsunuz ;)

- Ne kadar uzun yazmışım buraya kadar okuduysanız ne mutlu bana :D 

- Ve son bir not daha eğer yurt dışından gelen harika makyaj ürünlerine ilginiz var ise Peri blogunda 'makyaj malzemeleri' satışı düzenliyor. Uygun fiyatlara çok iyi ürünler bulabilirsiniz. Tavsiye ederim. Linke göz atmayı sakın unutmayın ;)


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...