29 Mayıs 2012 Salı

Acılarla Gelen - Michelle Willingham

Epeydir kitap okumuyordum. Bu kısır döngüyü iki önce e-book indirerek kırmaya karar verdim. Historical kitaplara olan düşkünlüğüm biliniyor zaten. Başlamak için de bir seri de karar kıldım. Ama bu sefer bir yayın evi kitabı yerine, kitap okuma aşkını bana aşılayan Harlequin kitaplarından yaptım tercihimi. Harlequin kitapları yurt dışında çok uzun zamandır türlere göre yayınlanıyordu. Türkiye'de tarihi kitaplar son iki yıldır çok tutmaya ve satmaya başlayınca, Historical kategorisindeki kitaplar hem de seri olarak yayınlanmaya başlandı.

Bu serilerden birisi de MacEgan kardeşlerin hikayelerinin anlatıldığı altı kitaptan oluşan bir seri. Seri sıralaması şöyle;

1- Yasak Tutkular (Kieran O'Brannon & Isault MacFergus)
2- Yasaklı Gelin (Patrick MacEgan & Isabel de Godred)
3- Acılarla Gelen (Bevan MacEgan & Genevieve de Renalt)
4- Şifalı Eller (Connor MacEgan & Aileen Ó Duinne)
5- Sadece Sen (Ewan MacEgan & Honora St Leger)
6- Surrender To An Irish Warrior -Yayınlanmadı- (Trahern MacEgan & Morren Ó Reilly)

Okuyucu yorumlarından anladığım kadarıyla ilk kitap MacEgan kardeşlerle bağlantısızmış. Ben okumamayı tercih ettim. 

İkinci kitabı da yarısına kadar okudum. Kitabın yarısında 6-7 sayfa eksik çıkınca sinir oldum. Dürüst olmak gerekirse konu da biraz sıkıcı ilerliyordu. O yüzden kitabı okumayı bıraktım. Seriye direkt üçüncü kitabı okuyarak devam ettim. Seri İngiltere ve İrlanda arasında yaşanan şiddetli bir savaş sonrasında beş erkek kardeşin başından geçenler hakkında. İlk kitabı okurken savaş ve olanları öğrendiğimden ikinci kitabı okurken adapte olmakta zorlanmadım.

Şimdi kitap hakkındaki detaylara bakalım.



Kitap Harlequin Ekip A.Ş.  tarafından 2012/Ocak ayında Acılarla Gelen adıyla yukarıdaki kapakla raflarda yer aldı. Yazar Michelle Willingham tarafından 2007 yılında 'Her Irish Warrior' adıyla yukarıdaki orjinal kapakla yayınlandı.

Romanın Konusu:

Genevieve de Renalt, sözlüsünden kaçmak zorundaydı ve bunun için düşmanına bile güvenmeye hazırdı.
İrlandalı savaşçı Bevan MacEgan ise tehlike içerisindeki bir kadına sırtını dönemezdi. Yine de onu korumak için ne kadar ileri gidebileceğini kestiremiyordu.
Evlilik, aslında her ikisi için de en uygun çözüm gibi görünüyordu. Oysa Bevan, bir kez daha sevmeyeceğine dair yemin etmişti. Genevieve ile aralarına mesafe koymaya çalıştıkça ona doğru çekildiğini hissediyordu. Kalbinin buzlarını eriten bir kadına nasıl karşı koyabilirdi ki?
Peki ya beklenmedik gelişmeler, Bevan’ı bir seçim yapmaya zorladığında Genevieve’i sonsuza dek kaybetmeyi göze alabilecek miydi?

Kitap 224 sayfadan oluşan tarihi bir kitap. 1171 yılında geçiyor, epey eski bir tarih anlayacağınız. Kitapta hem erkek hem kadın karakterimiz gayet güzel kaleme alınmıştı. Romantizm, nefret, öfke ve yalnızlık gibi duyguları okuyucuya ileten güzel bir yazım var kitapta. Tabii ki çevirideki başarıyı da unutmamak gerekiyor. Güçlü karakterleri olan kitapları seviyorum. Eğer bu tarz kitapları seviyorsanız kesinlikle şans vermeniz gereken bir kitap. 

Serinin diğer kitabı olan 'Şifalı Eller' kitabına yarın başlamayı planlıyorum. Acılarla Gelen kitabında gördüğümüz çapkın güçlü savaşçı Connor'u bir de aşık bir erkek olarak görelim bakalım =)

Puan: 10/8

26 Mayıs 2012 Cumartesi

İndomie Paket Noodle Çok Leziz

Mart ayında yazdığım İndomie Noodles ~ Ramen Aşkına =) yazımda ramen aşkımdan ve keşfettiğim yeni markadan bahsetmiştim. Carrefourlarda kutu olanları 1.75 TL iken pakette satılanları 0.75 TL gibi bir fiyata satılıyor. Lezzet farkı var mı derseniz kesinlikle evet derim. Paket olanları almanızı şiddetle tavsiye ederim ayrıca. Kutuda olanlarında bulunan yapay tat pakette olmuyor.

Rameni ne kadar sevdiğimi bilmeyen yok artık. Bugün günlerden yine ramen günüydü benim için. Canım çok isteyince ablamla beraber iki paket yapmaya karar verdik. Üşenmedim sizler için bir de görüntüledim ;)

Paketi açıyoruz. Karşımıza noodle ve üç çeşit sos karşımıza çıkıyor.



İki paket pişirdiğimiz için dört su bardağı suyu kaynattık ve sosları ekledik.



Paketten çıkan ramenleri kaynayan soslu suyumuza atıyoruz. Arzu ederseniz ramenleri ikiye kırabilirsiniz.



Ramenleri isterseniz paket üzerindeki tarife göre (5-6 dk) yada iyi pişmiş istiyorsanız 8-9 dk pişirebilirsiniz.



Bir de ufak bir video çektim. Çok hoşuma gitti =))




Piştikten sonra size de afiyetle yemek düşüyor. Yanına da hafif acılı turşu şahane gidiyor benden söylemesi =)

24 Mayıs 2012 Perşembe

Köyüm köyüm canım köyüm.. =)

Son yıllarda annemin köyüne mezar ziyareti ve bir kaç küçük ziyaret dışında hiç gitmedim. Eskiden rahmetli ananem sağ iken her sömestr ve yaz tatilinde köyde kalırdık. Geçtiğimiz hafta sonu ufak bir kaçamak yaptım. Hazır teyzem ve dayımlar da köyde iken bir gece kalıp döneyim dedim.

Yalnız bizim köye gitmek Ankara'ya gitmekten hallice :) Köy dediğime bakmayın canlar altı üstü Silivri'ye gidiyorum. Silivri neresi derseniz İstanbul'un Trakya bölgesinde kalan son ilçesi. Ben pazar günü saat 13:30'da çıktım evden 16:00'de vardım Silivri'ye :S Vayy anasını!! Bunda en büyük etken metrobüs inşaatı ve otobüsleri dakka başı dur-kalk yapması. Bir de köy minibüsünün kalkmasını bekledim. Dakikası değil saniyesi dolmadan kalmıyorlar. Nasıl sinir oldum anlatamam.

Ara ara telefonumla fotoğraf çektim yol boyunca. Fotoğraf makinem da yanımdaydı aslında ama üşendim çıkarmaya hehe






Köy köy dedim adından sanından da bahsetmek gerek değil mi? Silivri ilçesine bağlı Akören köyüdür bizim köyümüz. Tarihçesi çok çok eskilere dayanır. Sağdan soldan topladığım bilgilere göre;

Köy, geçmişte Anaka, Avran, Avren, Akviran gibi isimlerle anılmış daha sonra ise Akören haline gelerek bugünkü şeklini almış. İlk yerleşim hakkında net bir bilgi bulunmasa da 1500`lü yıllarda köyün Osmanlılar tarafından yerleşim alanı olarak seçildiği biliniyor. Yöre 1912 yılına kadar yerli halkı içinde barındırmış, 1912 Balkan Harbi`nden sonra ise Bulgaristan`dan gelen Türk halkı ile karma bir yapıya kavuşmuş. Gacal halk köyün doğu kısmında ikamet ederken, mübadil halk ise 1912 yılında geldiğinde köyün batı kısmına yerleşerek o bölgeye bir "göçmen mahallesi" kurmuş. Böylece köy "göçmen" ve "gacal" mahalleleri olmak üzere iki ana mahalleye ayrılmış.
Yeri gelmişken yazıvereyim biz 'Gacal' oluyormuşuz :D Köyün tarihçesi gerçekten de çok eskilere dayanıyormuş yaa :D Eski olduğunu biliyordum ama bu kadarını beklemiyordum açıkçası hehe Bizim köyün olmazsa olmazı köpekleri vardır. Minübüsten iner inmez bu görüntü karşıladı beni :)



Bizim köyün meydanında tarihi bir çeşme ve camii var. Yukarıda verdiğim linkte detayları mevcut. Söylenenlere göre 500 yıllık bir tarihleri var. Camii ile çeşme arasında bir de çınar ağacı var ki sormayın. Bence o ağaçta çok yaşlı olmalı. Yazın ağacın altında kuşların senfonisini dinleyebilirsiniz =)






Bu çeşme köyün tarihi çeşmesi. Köyün camisi ile beraber yapıldığı rivayet ediliyor. Yukarıda gördüğünüz kazıma süslerden başka hiçbir yazı, kitabe yada işaret yok hiçbir yerinde. Ama suyu yüzyılı aşkın süredir hiç kesilmeden akıyormuş. Bir de köyün akıllılarından birisi çeşmenin yalaklarının içine balık koymuş. Öyle böyle değil yani kocaman kocamanlar. Tut pişir ye olmuşlar :D Dayanamadım bir de video çektim. Çok kısa ama görmenizi istedim. Videonun sonunda görünen oyuk ise devasa çınarın kökü oluyor. 



Köydeki erik ağaçlarının üzeri felaket doluydu. Ama son birkaç hafta sürekli yağışlı olduğundan boncuk kadardılar daha. Fırsatım olursa 20-25 gün sonra gidip hasat yapacağım hehe  Köy inanılmaz soğuktu. Millet hala deli gibi soba yakıyor valla. Bir de bizim köyün tepede olmasının da etkisi varmış. Sabah erkenden yola çıkınca tepede olmanın etkilerini de gördüm. Köyden çıktığımızda her tarafta sis vardı. Ama Silivri'ye yaklaştığımızda sıcaklık 5 derece artarken sisten eser kalmamıştı. 



Benim için hafta sonu güzel bir değişiklik oldu. Havalar düzeldikçe ve annemin sağlığı iyi oldukça küçük kaçamaklar yapmak istiyorum. ^^

13 Mayıs 2012 Pazar

Made by Mydestiny ;)

Blogumu açtığımdan beri benim için banner yapan şahane bir insan var =) Mydestiny beni hiçbir zaman kırmayıp şahane ötesi güzel bannerlar yaparak beni çok mutlu etti. 

Geçen hafta mydestiny'den benim için bir banner yapmasını istemiştim. Ama bu sefer sadece Gong olmasın araya birkaç resim daha koyar mısın? ricasında bulunmuştum. Saolsun yine ellerinden şahane bir banner çıktı. Yeni bannerımda Gong, ramen ve kitap var ♥☻ Eee daha ne isterim =) Tekrar ve tekrar çok teşekkür ederim canım ;)

Yeni bannerım ♥



Eski bannerım =)


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...