22 Ocak 2011 Cumartesi

♥ "AŞK" ♥

Ne zaman nerede gördüğümü hatırlamıyorum. Aşağıdaki sözü görmüş, defterime not etmiştim. Şimdi tekrar okuyunca ne kadar güzel olduğunu hatırladım. Yazmak amacım mı?? Paylaşmak güzeldir :) ;)





Bir muammadır "AŞK".



Kiminin vicdanına atılan taş,



Kiminin fakir gönlüne katılan .



Kiminin de gözünden akıtılan yaştır, "AŞK".

21 Ocak 2011 Cuma

Gong Yoo Böyle Bir Sahne Çeksin Diyenler ^_^

My Princess dizisi henüz yeni yayınlanmaya başladı. Ancak başrol oyuncusu Song Seung Hun 2. ve 4. bölümlerde bayan izleyicilere adeta bir göz banyosu :D yaşattı...  Allah razı olsun kendisinden. Tez zamanda güzel mevlam, kaderime bir tane böylesi harikasından yazsın inşallah diyor :D  esas meseleye geçiyorum.



~~ WARNİNG ~~



Aşağıdaki gif tükürük salgılarında aşırı derecede artış yaşatacağından, bilgisayarınızdan güvenli bir mesafe uzaklaşınız. Eheueheuehu.





Ahha İşte bu da fotoğrafları :D  bugünkü sevaba giden TIK TIK BURADA :D


Gong Yoo denen zat-ı şahane askerden geldi 2. filminin çekimlerine başladı. Ama gönül isterdi ki şu fani hayatta yukarıdaki gibi bir sahnede kendisini görmek biz garip ^_^  kullara nasip olsun. Anlamıyorum ki adamda tip desen var, karizma desen var, e vücut desen o da var... Hadi ama Gong yaş çoktan geldi 30'a o harika vücudu daha ne kadar saklamayı planlıyorsun :) :)


Var mı bir itirazı olan???? Hiç sanmıyorum :) :) :) :)

17 Ocak 2011 Pazartesi

Yüreğimde Ankara Rüzgarları... ^_^ (21.12.2010)

Uzaklardan çok uzaklardan bir sevenim var benim... Herkescikler duysun, herkesler kıskansın... Canım arkadaşım mavi doğum günüm için (aynı şeyi geçen senede yapmıştı) taaa Ankara'lardan bana bir hediye paketi gönderdi. Ne kadar mutlu olduğumu, ne kadar sevindiğimi, sevinçten havalara uçtuğumu anlatamam. Yaşamanız lazım... (Kasım kasım kasılan nefertiti)

Herbiri birbirinden anlamlı harika hediyeler gönderdi bana. Telefonda da biraz yakındı canımcım. Bu bizleri Ankara'ya belki 2313545 davet edişi. Ama dediğim gibi canım şartlarımız müsait olduğunda tez zamanda soluğu Ankara'da alacağız. Sözümüz söz... ;)

Hediyelerimi açıkça itiraf etmem gerekirse benim kadar seven birileri daha vardı. Kuzenimin bebişleri özellikle konuşan ayıcığı benden daha çok sevdi. Hele 2 yaşında olan Asya'mız 'I Love You' diyen ayıcığa resmen bayıldı. Eline ilk aldığındaki şaşkınlık anını maalesef fotoğraflayamadım :D







Ayıcıklı magnetime bayıldım. Hediyelerimin geldiği akşam, magnetin yalnız olduğu fotoğrafın solunda görünen minik şahsiyet, 2. fotoğrafta görünen pasta resmini yapıp bana getirmiş :) :) :)  Ufacık kollarıyla sımsıkı sarıldı teyzesine :)  Eeee tabiii yerini aldı baş köşede. mavi'min gönderdiği magnete tutturuldu :)

Keşanı çok aradım ama bulamadım. Annem nereye koyduğunu hatırlayamadı :) Geç yazdığım yazı için ne kadar özür dilesem az kalır. O güzel yanaklarından kocaman kocaman öpüyorum. Uzuuun uzuuunn seneler, uzakta olsak yakın da dostluğumuzun baki kalmasını diliyorum. Kendini yalnız hissedersen, yada artık yılmış yüreğindeki bize her zaman güvenebilirsin. Seviliyorsun canım :)

11 Ocak 2011 Salı

Doğumgünü Buluşması.. (21.12.2010)

Doğum günümde canım arkadaşım LaFea ile buluşmak için sözleştik. Mekanımız Asya kıtasında İstanbul'un kaymak tabakası diye tabir edeceğimiz insanların uğrak yeri olan Bağdat Caddesi oldu. Sürekli aynı yerlere gitmekten, sürekli aynı şeyleri yazmaktan hem biz sıkıldık hemde siz okurken bunaldınız :) İşte bu sefer canım dostum bir değişiklik yaparak beni Bağdat Caddesi'nin gizli kalmış nezih mekanlarından biri olan Kırıntı Restaurant a götürdü. Mekan tek kelimeyle harika. Sessizlik ve huzur arayanlar için tasarlanmış, gözlerden uzak, kısacası hem keseye hemde göze hitap eden hoş bir yer.


Gerek garsonlar olsun, gerek sunulan hizmet üst kalitede. Eğitimli ve düzgün kişiler çalıştırılıyor. Yemeklerin sunum tarzı beş yıldızlı oteller statüsünde. Porsiyonlar epey büyük ve gayet doyurucu. İç ve dış dekorda iç açıcı renkler kullanılmış. Yani gelen müşteriyi rahat ettirmek için herşey düşünülmüş. Eee bizde böyle bir ortama gidince karnımızı bir güzel doyurduk :D Ben etli+mantarlı dürüm ve gazoz içerken LaFea'm daha önce deneyip memnun kaldığı Club Sandiviç yemeyi tercih etti.






Güzel harika bir yemeğin ardından caddede bir süre daha turladık. Anladık ki o diyarlar bize göre değil. Taksiye atlayıp sevdiğimiz bir mekan olan Optimum Alışveriş Merkezi'ndeki Robert's Cafe'ye geçtik. Mekanda çok güzel kahve yapıyorlar. Starbucks kahvelerinden hiç farkı yok yani. Biz de LaFea'm ile kesemize hitap eden bu sıcak cafeyi tercih ediyoruz her seferinde. Hem manzarasıda buz pistine bakıyor. Eğer bir gün cesaret edebilirsem mutlaka buzda kaymayı deneyeceğim :) Ben Mocca lı kahve içtim yanında tiramisu ile beraber, LaFea'm da mozaik pasta ve bir bardak çay içti. Hepsi de çok lezizdi. :)






Velhasıl sözün özü diyeceğim odur ki arkadaşlar; içtiğiniz bir bardak su olsa da, dostunuz yanınızda ise eğer dünyanın en lezzetli içeceği olur o size. Çok güzel harika bir gün geçirdik canım dostumla. Bana birbirinden harika hediyeler almış canım benim. Asıl hediyesi doğum günümde hala gelmemişti. Yine de eli boş gelmemiş canım benim. Harika hediyeler ve bu mükemmel gün için tekrar teşekkürler canım benim. Diğer hediyem gelince onun içinde bir güncelleme yapacağım. Nice uzun seneler dostlarımla geçireceğim mutlu, huzurlu seneler diledim bu sene :)


Mor Kurdelalı Tacım


Mavi Kelebek Bilekliğim 


Mor Gümüş Bileziklerim 



Sağlıcakla Kalın Dostlar....



7 Ocak 2011 Cuma

Çabuk İyileş Küçük Yıldız....

Değerli arkadaşım tarih geçtiğimiz çarşamba ameliyat oldu. Zorlu ve çok stresli olan bu dönemde rahatsızlığımdan dolayı yeteri kadar yanında olamasam da kendisini çok sevdiğimi ve kısa zamanda iyileşmesi yolunda dileklerimi bir kez daha buradan yineliyorum.

Dostum Lafea Perşembe günü tarih'imizin yanında olmak için İzmir'e uçtu. Şimdi onun yanında. Küçük yıldızımıza hepimizin adına göz kulak oluyor.

Çabuk iyileş yıldızımız. Senin ışığına ihtiyacımız var. Çünkü bilinenin aksine biz ışığımızı güneşten değil dostluğumuzdan alıyoruz. Kısa zamanda o neşeli, o heyecanlı ve o içten gelen yazılarınla dönüşünü bekliyoruz. Bizi habersiz bırakma sakın.

Görsel Kaynak: burada

6 Ocak 2011 Perşembe

Düşler Krallığı... Bu Mim'dur ^_^

Canım dostum mavi bana bir süre önce şu yazısıyla bir mim göndertmişti. Kitaplarla ilgili olan bu mimi geç cevapladığım için kendisinden bizzat özür diler, o güzel yanaklarında kocaman öperim :D

Şimdi mimin konusu kitaplığınızdan rastgele bir kitap seçmek ve 55.sayfasındaki satırları buraya yazmak (50 de olabilir bak emin olamadım şimdi), kitabın elinize geçiş hikayesini de mime eklemektir. Bu mimi alan arkadaşlar genellikle kurallara riayet etse de kural dışına çıkanlarda olmuş. Ki bende bunlardan biri olacağım.

Görsel Kaynak: burada


Kitaplığımda enn sendiğim, okumaktan asla bıkmadığım, benim için 'hala' yazılmış en iyi roman karakterlerini barındıran, okunmaktan içi dışına çıkmış mükkemmel kitabımı seçtim. Yani şahane yazar Judith McNaught'un Düşler Krallığı romanını. Kitabın 55 veya 50. sayfalarını yazmak yerine en sevdiğin sahnelerinden birini yazacağım.


Kızı peçesinden kavradı, başını geriye itti. 'Kımıldama!!' diye kükredi. Sanki doğa bile ona itaat etmişti; tutsakların acı dolu iniltileri kesilmiş, askerlerin çıkardığı metalik sesler durmuş, büyük meydana olağandışı, ürkütücü bir sessizlik çökmüştü. Jenny'nin nabzı çılgın gibi atıyor, saç derisi acıyordu. Gözlerini sımsıkı kapayıp Kurt'tan büyük olasılıkla kendisini öldürecek yumruğun gelmesini bekledi.



Ama yumruk gelmedi. Hem korkudan, hem de yenemediği bir meraktan ilk kez gözlerini açıp baktı ve O'nun yüzünü gerçekten gördü Jenny. Karşısında dikilen bu şeytanın görüntüsü, Jenny'yi dehşet içerisinde bağırttı neredeyse: Adam çok iriydi. Devasaydı. Saçları siyahtı, siyah pelerini arkasında dalgalanıyor, rüzgarda ürkütücü bir şekilde uçuşuyordu. Ateşten yükselen alevler ona gerçek bir şeytan görünümü veren gölgeler düşürerek, onun şahini andıran kara yağız çehresinde raks ediyor, tuhaf gözlerinde alev alev yanıp, bu gözler adamın sakallı, bitkin yüzünde dökme gümüş renginde kömür taneleri gibi parlayana dek onları ısıtıyordu. Geniş omuzları, geniş göğsü ve adaleli kollarıyla Herkül'ü andırıyordu. Jenny bir bakışta bu adamın yapmakla suçlandığı alçakça işleri gerçekten de yapabileceğini anladı.



Cesur bir şekilde ölün! Çabuk ölün! sözleri kulaklarında yankılandı.



Jenny başını çevirip dişlerini adamın kalın bileğine geçirdi.

Kitabın elime geçişi ise zor olmuştu. Kitabın bendeki baskısı Şubat 2007. Ben kitabı çıkar çıkmaz aldım denebilir ama bulmam zor olmuştu hatırlıyorum. Kitabı Bakırköy Carousel Migros'ta bulmuş, zorda olsa almıştım. O gün bugündür kitap onlarca kez tarafımdan bıkmadan, tek bir sayfası bile atlanmadan tekrar tekrar sevilerek okunur.

Judith McNaught daha iyisini yazana kadar bu da böyle sürer gider.. ;)

Mimi isteyen herkes üzerine alıp blogunda yazabilir. Ama adetendir ya illa birine göndermek gereklidir. Eee ebeyi seçtim o zaman mydestiny seni seçtim canım :)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...