30 Mart 2012 Cuma

Gong Yoo İle Reklamlar

Dizilerini, filmlerini ve askerden döndükten sonra da bol bol reklamlarını izledik. Peki Gong Yoo'nun oyunculuk kariyerine reklamlarda oynayarak başladığını biliyor muydunuz? 





1. İşte Gong Yoo'nun ekranla tanışması ve ilk reklamı. Cass Beer reklamlarında oynarken gencecik çıtır bir delikanlı :D 31 saniyelik reklam 2000 yılında çekilmiş.


2. LG reklamı 2001 yılında çekilmiş. 16 saniyelik reklamda Gong Yoo sadece birkaç saniye görünüyor.


3. SK Telecom reklamı. Korenin ünlü futbol takımı Red Devils ile beraber çekilmiş bir reklam. Eylül 2001 tarihinde yayınlanan 30 saniyelik reklam Gong Yoo'nun solo olarak çektiği ilk reklam olma özelliğinde.


4. 2001 Ekim ayında yayınlanan Joripong-Jolly Pong reklamları. Hem çerez hem de kahvaltılık gevrek olan joripong reklamını izlemek çok keyifli. Birinci youtube partında Gong Yoo'lu sahnelerin toplamı, ikinci partta çekim anları, üçüncü partta ise Gong'nun dans yeteneklerini görmek mümkün. Dailymotion partında ise reklamın orjinali var.


5. 2002 Ocak ayında gösterilen Fanta,Crown Bakery reklamı anladığınız üzere içecek reklamı :) Ben arada sanki Kim Sun Ah'ı gördüm ama benzetmişte olabilirim :)


6. 2003 yılında yayınlanan ramen-ramyon reklamı. Bigcup / Nong Shim Big Bowl markasının reklamı yaklaşık 30 saniye sürüyor. Youtube ve Dailymotion linki aynı istediğinizi izleyin ;)


7. 2004 yılında yayınlanan bir telefon yada telefon hattı reklamı. 001 Blue Mobile reklamında Gong'u yönetmen rolünde izliyoruz.


8. 2005 Mart ayında yayınlanan Gong Yoo ve Lee Wan'ın rol aldığı bir reklam filmi. Hanafos/Hanaro bir telekom firmasının reklamı. Reklam linkleri aynı reklamı değiştirilmiş versiyonları. Kamera arkası ise 5 dakikalık bir video ;)


9. 2005 Nisan ayında yayınlanan diğer bir Hanafos/Hanaro reklamı. Bu sefer Gong Yoo'ya eşlik eden Kim Sun Ah. Aşağıdaki linklerin ikiside aynı reklam, istediğinizi izleyin ;)


10. 2005 Temmuz ayında yayınlanan reklam Demisoda Drink markasının reklamı. Youtube versiyonu 12 saniye Dailymotion versiyonu 30 saniye sürüyor. Bir de dört dakikalık bir yapım aşaması/kamera arkası videosu mevcut ;)



11. 2006 yılında yayınlanan Vidal Sassoon markasının dört bölümlük bir reklam serisi. Koreliler reklamları film gibi çekmeyi seviyorlar. Gong Yoo'nun çektiği reklam arasında, özellikle bu reklam serisi fanlar arasında hiç sevilmiyor.

Vidal Sassoon - Interview

Vidal Sassoon - Paparazzi

Vidal Sassoon - Scandal

Vidal Sassoon - Runaway

12. 2007 yılında yayınlanan Cantata Coffee markasının dört bölümden oluşan reklam serisi. Coffee Prince dizisinin yayınlandığı zamanda çekilen reklamlardan birisidir ayrıca ;)

Cantata Specialty Coffee

Cantata Love Series

Cantata Passion Series

Cantata Freedom Series

Reklamın çekim aşamaları/kamera arkası

13. 2007 Ekim ayında yayınlanan O-Hui For Men (LG Household and Health Care) erkek bakım ürünleri markasının reklamı. Göze hitap eden, izledikçe izlenesi reklamlardan :)


14. Veee Gong Yoo askerden döndükten sonra çektiği ilk reklam filmi. 2010 yılında LG Optimus Z ve Optimus Q markalı telefonların reklamlarında oynadı.

LG Optimus Z

LG Optimus Q

Aşağıdaki videolarda Gong Yoo LG Optimus Q'nun çeşitli özelliklerini anlatıyor.


15. 2010 yılında yayınlanan Skybori içecek markasının reklam filmi. 



Bu postu yaklaşık yirmi gündür hazırlamaya çalışıyorum. Reklamları Gong Yoo'nun askerden döndükten sonra çektiği ilk iki reklamda bıraktım. Zaten  ondan sonraki gelişmeleri gayet güzel takip ettik :D Unutmadan; videoları ben yüklemedim. GongYooLove blogundan alıntıladım.


Kaynak/Special Thanks: http://gongyoolove.wordpress.com/ sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Upload yapan arkadaşlara ayrıca teşekkürler.

26 Mart 2012 Pazartesi

Who I am (?)

Geçtiğimiz günlerde sevdiğim blogerlardan narsistprenses şu yazısıyla beni mimledi. Mimin konusu benim en sevdiğim temayı içeriyor. 'Kendini Anlat' temalı bir mim daha var karşımızda. Soru cevap şeklinde ilerleyen bir mim. Kim başlattı nerelere gider bilemem ama ben seviyorum bu tarz mimleri :)




1. Kendini Seviyor musun?

Hah tam bana sorulacak soru bu :D Ama şöyle desem daha doğru olur, Temmuz 2010 tarihinden sonraki beni daha çok seviyorum. Evet evet kesinlikle böylesi daha doğru. Sonuç olarak cevap; kesinlikle EVET :D

2. Yapmaktan hoşlandığın şeyler nelerdir?

Kitap okumak, dizi izlemek, çook uzun zamandır gitmesem de sinemaya gitmek, seyahat etmek, seyahat ederken müzik dinlemek, dostlarımla muhabbet etmek, son zamanlarda yeni insanlar tanımak. Daha da vardır ama öncelikli olanlar bunlar şimdilik ;)

3. Hedeflerin nelerdir?

Şu an için açıkça ve dürüstçe söylemem gerekirse; hiçbirşey. Ama hayallerim var. Seyahat etmek istiyorum. Hem de çokk. Neresi olduğu da çok önemli değil şu aşamada. Sanırım yollarda olma duygusunu hissetmeyi çok istiyorum.

4. Kendini bir cümleyle anlatabilir misin?

Hmmm dürüst desem doğru olur sanırım. Yalanı hiç sevmem. Tabii ki bu yalan söylemediğim anlamına gelmez. Şöyle diyeyim %98,7 dürüst bir insanım. Hehe dürüstüm dediysem meleğim demedim :D

5. Nefret ettiğin şeyler nelerdir?

İnsanlarda;
Dedikoducu ve yalancılar,
Özellikle ve özellikle insanı sırtından bıçaklayan sözde dostlar,
İşçinin hakkını yiyen namussuz şerefsiz patronlar,
Verdiği sözü tutmayan ve sözlerinin arkasında durmayanlar,
Kendini olduğundan farklı gösteren ve bunun için çabalayanlar,
İnsanları dış görünüşleri ve inançları göre yargılayanlar,
Sabit fikirli ve fazlasıyla inatçılar,

Hayatta;
Zamanında başlamayan dizi ve filmler,
İzlediğim dizinin yeni bölümünü+alt yazısını beklemek,
Boyumla ilgili gereksiz şaka yapanlar,
Heyecanla başlayan kitabın saçma sapan bitmesi,
Kore dizilerinin 'happy end' sorunu,

6. Favori şarkıların, filmlerin nelerdir?

Şarkılar;
Şu aralar The Boyz - Memories şarkısı çok ama çok hoşuma gidiyor. MP3 çalarımda en çok dinlediklerim ise; 
Backstreet Boys - As Long As You Love Me
X Japan - Forever Love
S Club 7 - Never Had A Dream Come True
MBLAQ - You And I
K.Will - Dropping The Tears
JUNSU - You Are So Beautiful


MP3 çalarımda 75 şarkı varmış. Son zamanlarda en çok sevdiğim ruh halime en çok uyanlar bunlar sanırım.

Filmler; 
LOTR Serisi ve The Mummy Serisi en sevdiğim filmlerdir. Kaç defa izlediğimi Allah bilir :) 

7. İlham aldığın kişiler kimlerdir?

Dürüst olmak gerekirse, hayatımda örnek almak istediğim, bana yol gösteren hiç kimse olmadı hiç. Ama Özlem Pansiyonu tanıdıktan sonra ilham alınacak kişi olarak Özlem geliyor aklıma.

8. Birisinin yazmış olduğu ölüm notunu bulsaydın ne yapardın?

Hmmm umarım bu not sevdiğim ve değer verdiğim birine ait değildir. Öyle olsa bile o kişiyi durdurmak, vazgeçirmek için elimden gelen herşeyi yapardım. Eğer engelleyemezsem polise ihbar ederdim. Yalandan kim ölmüş euheuhe


Eveett bu güzel mimide başarıyla tamamladıktan sonra, sıra yeni kurbanı seçmekte :)) Sevgili dostum Pudra Tozu :) sıradaki ebe sensin. Şimdiden kolay gelsin ;)


Edit: (02 Nisan 2012) Canım arkadaşım Pudra Tozu bu güzel mimi yazdı. Ben de okuyayım dersenin .TIKTIK.

24 Mart 2012 Cumartesi

Golden Rose Simli Oje ☼

Blogum genelde kendi havasında takılır. Yani beni yansıtır. Bu güne kadar blogumda kozmetikle ilgili pek fazla şey yazmadım. Ojelerle ilgili hatta bir tane yazım var sanırım. Bu ojeyi de Ocak ayında ArmoniPark'tan almıştım.

Böyle canlı renkleri olan, yenilesi duran ojelere ve simli ojelere hassasiyetim var :D İşte bu ojeyi de hassasiyetime yenilerek aldım. Ojeyi çift kat sürdüm. Ama yine de tırnak çizgileri görünüyordu. O yüzden bir daha ki sefer astar olarak beyaz renk sürmek gerek. 



Bir de dert olan bir şey var. O da simli ojeleri tırnaklardan çıkarmak. Hatta geçenlerde arkadaşım Seul Me bu konuda yakınıyordu. Bazen simli ojeleri çıkartırken bidon bidon aseton harcamak gerekiyor. Simli ojeleri tırnaklardan çıkarmanın kolay yolu en alta bir kat tırnak cilası sürmek olduğunu öğrendim ;) Ben de bir daha ki uygulamada bu tekniği deneyeceğim :)




Seviyorum böyle parlak, şıkırdaklı şeyleri. Kıpır kıpır ruhuma, enerjime çok yakışıyor bence :)

19 Mart 2012 Pazartesi

Bumerang'dan Doğu Yücel İmzalı Kitap Kazandım!



Bumerang blogculara verdiği destekle belki de gönüllerimizi tek sultanıdır :) Twitter hesaplarından hemen her gün belli yarışmalar düzenleyip, bumerang üyelerine birbirinden güzel hediyeler gönderiyorlar. 

Bugüne kadar çok kez denememe rağmen bir türlü kazanamamıştım. Ancak geçen hafta (15 Mart)  yaptıkları yarışmada kazananlardan birisi de ben oldum.



Yazar Doğu Yücel'in Varolmayanlar adlı kitabı imzalı olarak ertesi gün elime ulaştı. Eğer sizinde blogunuz varsa, en kısa zamanda bumerang twitter hesabını takibe almanızı ve yarışmalara katılmanızı tavsiye ederim.

İyi şanslar :)

16 Mart 2012 Cuma

Minikprof'un gerçek Minikliği :)

Bugün annemle fotoğraf albümlerine bakarken erkek çocuğu kılıklı şu fotoğrafımı gördüm :D Sanırım 5-6 yaşlarındayım. Sene 1988-1990 arası büyük ihtimalle. Henüz okula gitmiyorum. Silivri'de rahmetli ananemin bahçesindeyiz. Annem, annanem ve kolları boynuma dolalı ablamla beraber çekilmiş fotoğraf.

Ama cidden bakar mısınız erkek çocuğu gibi çıkmamış mıyım? :) Eller ne öyle asker gibi yanlarda :D Saçlar zaten Allaha emanet :)



Aşağıdaki fotoğraflarda okula başladıktan sonra çekilmiş. Sağdaki ilkokul 1.sınıfa başladığımda çekildi. 'Okula Başladım' fotoğrafı. O kadar ufaktım ki fotoğrafın çekileceği tabureye çıkamamıştım :) Soldaki de ilkokul 2.sınıfta çekildi. Şu yaşıma geldim tek beğendiğim saç modelim bu fotoğraftadır. Hala baktıkça çok beğenirim :) 




Sizin de böyle işkence çektiren fotoğraflarınız var mı? Ben de daha beterleri de var da, insan içine çıkabilenler bunlar euheuehue Benimle yüz yüze tanışan, tanıyanlara soralım bir de; sizce değişmiş miyim? 

13 Mart 2012 Salı

Özlem Pansiyon: Tanıdım, Çok Sevdim ^^



Geçtiğimiz pazar günü (4 Mart Pazar) internet aleminin tanıdığı :D en eğlenceli, en eğitimci, gezene enn destek veren ve bildiğiniz üzere geçtiğimiz aylarda Güney Kore'nin tozunu yutmuş olan ünlü blogger Özlem Pansiyon ve ona Kore gezisinde eşlik eden arkadaşı Yonca ile buluştuk. 

Aslında çok uzun zamandır planladığımız bir buluşmaydı bu. Annemin hastalığı, LaFea'nın babannesini kaybetmesi ve Özlem'in bazı şeyleri düzenlemesi sebebiyle buluşma niyetimiz Mart ayına kaldı.

Suç mahali olarak :D Cevahir AVM de bulunan City Brasserie seçildi. Sebebimiz daha önce sevgili dostumuz Arwen ile mekana gitmiş hem servisten hem de lezzetten memnun kalmıştık. Ki fark ettiğiniz üzere geçmiş zaman eki kullanıyorum. Geçen seferki memnuniyetimiz gereği yine bu mekanı seçtik.  Fakat bu sefer hem garsonlar, hem servis hemde lezzet tatmin etmedi maalesef. Mekan Cevahir Avm nin çıldırtan kalabalığının aksine tenha sakin bir ortam sunuyor. Zaten pozitif olan tek yönü o oldu bizim için. Rahat rahat uzun uzun (hesap ettim 5,5 saat) konuştuk, sohbet ettik, güldük ve eğlendik.

Uzuuunn uzzuunnn anlatmak istiyorum. Ama bu satırları yazarken bile yüzümdeki gülümsemeye engel olamıyorum. Benim açımdan inanılmaz eğlenceli ve süpper hüpper şahane bir gündü :) Özlem ve Yonca bize Kore anılarını anlattılar. Tam benim hayal ettiğim gibi bir gezi yapmış onlarda. Biraz korenin kültüründen, biraz sokak hayatlarından, barlarından, dramalarında gördüğümüz çadırlı yemek yerlerinden, metrolarına kadar gezmişler. Diyeceğim o ki koreyi hayallerimdeki gibi gezip görmüşler yaşamışlar :)

Orada yaşadıklarını anlatırken, yüzlerinden ne kadar eğlendikleri, nasıl güzel tecrübeler edindiklerini okunuyordu. Gözlerinden, zaten sözleriyle de ifade ettikleri 'tekrar gidelim' rahatlıkla okunuyordu. Hem sevindim, hem koreyi gidip görmüş birinden ilk ağızdan dinledim. Sonra mı... Yapmak istediğim ilk şey bavulumu toplayıp koreye giden ilk uçağa binmek oldu :) Özlem sanırım bu yönden şanslı bir insan. Çünkü kafa dengi bir arkadaşı, yoldaşı var. Bu seyahatlerinin daha da zevkli geçmesini sağlıyor bence. 


O kadar çok şeyden bahsettik ki. Dizilerden, dramalardan, dizilerdeki duş sahnelerinden :D, sevdiğimiz tavsiye ettiğimiz dizilerden, blog camiasındaki dedikodulardan, kimin eli kimin cebinde falan derken saat 19:30 a kadar uzun bir sohbet gerçekleştirmişiz. Zaman nasıl geçti hiç mi hiç anlamadım. Sanki yarım saat geçmiş gibi geldi bana. 


Hani bazen yüzyüze gelmeden tanımadan sesini dahi duymadan size samimi gelen, ben iyi bir insanım sözünün sanal sesleri olan insanlar vardır ya. İşte Özlem de bence öyle biri. Blogunu ilk keşfettiğim, yazılarını ilk okuduğum zaman da öyle hissetmiştim. Farkediliyor, sıradan olanların arasında bir adım önde oluyor. Hayatımda iyi ki tanıdım, iyi ki tanıştım diyeceğim insanlardan birisi. Dilerim ki bu güzel buluşmaların, paylaşımların devamı gelir. 


Zaten bir sonraki buluşma mekanımız için Seoul Restauranta gitmeyi konuştuk. Havalar biraz daha iyi olsun, işte o zaman düşünüyoruz. Bir daha ki sefere belki daha kalabalık oluruz. Ama her buluşma hayat açısından bir çok risk içeriyor bence. Çünkü Özlem'in al bavulunu düş yola, maceracı ruhları ateşleyen bir enerjisi var. Etkilenmemek elde değil. Aklım habire seyahat etmeye, değişik değişik yerlere gitmeye gidiyor. İyi mi kötü mü bilemedim ben şimdi :))) 


Ama insanın hayallerine itici güç veren birisini tanıması, tanışması bence çok güzel birşey. Ben Özlem ve Yonca'yı tanımaktan, onlarla sohbet etmekten çok ama çok memnun kaldım. Dilerim ki bu memnuniyet karşılıklıdır ve devamı nice nice gelir. Gerçi Özlem benim biraz çingene biraz mikrop yüzümü gördü. Hayalinde yarattığım cici bici, mini tatlı şeker kız imajımı biraz çizdirmiş olabilirim :D 


Peki ben neden bu postu yazarken bu kadar geciktim. Çünkü Hawaii 5-O dizisini izlemeye başlamıştım. (5 Mart) 2 sezon 38 bölüm mevcuttu. Mazeret mi nerede? İnsan Alex O'Loughlin gibi zat-ı şahaneyi izlerken hayattan kopuveriyor. Ben ve bilgisayarım mavi gözlü şekşi vücutlu şahane sesli bu adamı izlerken kendimizden geçtik salyamızda boğulduk :D Yani postun gecikme sebebi budur. Pişman mıyım? Asla :D Yine olsa yine yaparım :D :D



8 Mart 2012 Perşembe

İndomie Noodles ~ Ramen Aşkına =)

Bilenler bilir benim rameni ne kadar sevdiğimi ve ne kadar severek yediğimi. Şahitlerim vardır, yerken kendimden geçerim o derece :) Leader ramenin Türkiye pazarında son bir yıldır bulunma zorluğu yaşandığından, rakipleri bu fırsattan istifade yükselişe geçti.

Benim ilk tercihim her zaman Leader ramenin kırmızı pakette satılan çeşidi olmuştur-olacaktır. Ama dediğim gibi yokluk çok fena birşey :D Kung Fu rameni denedim önce ama lezzet ve aroma olarak beni hiç tatmin etmedi. Yemektense vazgeçmeyi tercih ettim. Taaa kii geçtiğimiz ay Carrefoura gidene kadar.

Makarna reyonunda daha önce hiç görmediğim bir noodle markası gördüm. Üzerinde islami usüllere göre hazırlandığı yazıyordu. (Menşeine baktım Suudi Arabistan Krallığı yazıyor) Olabilir, neden olmasın, denemek lazım diye kendimi kandırıp hem kutu hemde paket çeşidinden birkaç tane almıştım.

İşte o gün bu gündür İndomie noodle ramen krizim tuttuğunda kurtarıcım oldu. İlk aldığımda üzerinde türkçe açıklamaları ayrıca yapıştırılmış şekildeydi. Geçen hafta stoğumu yenilemek için aldığımda ise kutunun türkçe ve ingilizce olarak düzenlendiğini gördüm. İçindekiler ve hazırlanış biçimi türkçe anlatımla zenginleşmiş. 




Kutuyu açtığınızda sizi üç farklı sos paketi ve plastik bir çatal karşılıyor. Bir tane yağlı bir sos var, bumbu sos ve chili acı sos var kutuda. Hepsini açtığımız ramen kutusunun içine boşaltıyoruz. Yağlı sosu biraz az kullanabiliriz çünkü kokusu rahatsız edebiliyor bazen.



Kaynamış suyumuzu sosla kavuşturduğumuz ramenimizin üzerine dönüyoruz. Sırada bekleme süresi var. Ben çok diri sevmediğimden beş dakika bekliyorum.



Bekleme süresinin sonunda kapağı açıp rameni iyice karıştırmak önemli. Ramenimizi iyice karıştırıp afiyetle yemeye koyuluyoruz. Ben çıbıklarımla (chopstick) :P güzelcene mideye indirdim. Bu arada chopstick nasıl tutulur nasıl kullanılır diye bir video çekmek istiyorum. Sizce yapmalı mıyım?



İndomie Noodles imalatçıları ve ithalatçıları tüketicileri düşünmüş ve İngilizce, Arapça ve Türkçe destekli bir site kurmuşlar. Noodle nasıl yapılıyor acep diye düşünen tüketicileri için, aşama aşama noodle yapımını gösteren bölüm yapmışlar. Noodle nasıl yapılıyor ve diğer bilgiler; www.sawab-ltd.net internet sitesinde mevcut.

Denedim ve beğendim. Ayrıca tavsiye de ederim ;) 

7 Mart 2012 Çarşamba

Yârimin Cemâli

Ve aslından en uzak ve aslına en yakın hayâl: bana ışığı vuran yârimin cemâlidir...
Nazım Hikmet Ran


6 Mart 2012 Salı

Haşhaşlı Prenses Tatlısı

Geçtiğimiz ay arkadaşım Tarih84 blogunda Prenses Tatlısının tarifini paylaşmıştı. Tarifin orjinal sahibi Cafe Portakal blogu. Tatlının görüntüsünü çok beğenince ve merak ta edince ben bu tatlıyı yapmalıyım dedim. Kolları sıvadım. Pudra Tozunun yapılış macerası burada, tarifin orjinali Cafe Portakal arkadaşımızın blogunda

Ben tarifi aynen uyguladım. Tek bir değişiklik yaptım o da Dr.Oetker Cream Ole nin vanilyalısı yerine muz aromalı olanını kullandım. Çünkü bizim buradaki marketlerin hiçbirinde bulamadım. Çikolata, muz ve çilekli çeşitleri vardı. Bende muz aromalı olanın uygun olacağını düşündüğüm için onu tercih ettim.

Tatlı pişirmesi kolay ve çok hafif bir tadı var. Ben üzerini Dr. Oetker Hazır Çikolata sosuyla süsleyerek servis ettim. Ama yerken üzerine tarçın da iyi gidermiş diye düşündüm :) Tercih size kalmış. Denemenizi tavsiye ederim.



Tatlıyı taaa annemin çeyizinden kalma bu güzel bardaklara koydum. O kadar ince ve o kadar hafifler ki yıkarken kırılacaklar diye aklım çıkıyor valla :D



3 Mart 2012 Cumartesi

Peynirli Muska Börek

Son zamanlarda yemek yapmaya, değişik şeyler denemeye heveslendim. Bu durumda tarifler için internete danıştım tabii ki :D Tarifler konusunda Cafe Portakal'ı seçtim. Çünkü kendisi hem el altında bulunacak malzemelerle tarifler yapıyor hem de tarifler çok da zor değil. İşte bu yüzden Börekler başlığını incelemeye alınca Peynirli Muska Böreğine bayıldım. Tarifi için (TIK TIK)



Ama tabii ben pek tecrübeli olmadığımdan benim muskalar bildiğin kocaman oldu :D Ama Cafe Portakalın ın yukarıda gördüğünüz fotosundaki gibi minik yapmayı çalıştım. Fakat ben malzemesi bol sevdiğimden küçük muskalar işime gelmedi :D 

Fırına girmeden önce fotoları:



Bunlarda fırından çıktıktan sonra :) Tek tek yüklemek yerine kolaj yaptım ;)



Denemenizi tavsiye ederim. Afiyet Olsun !

1 Mart 2012 Perşembe

Ispanaklı Gül Böreği

Pazartesi günü aşçılık heveslerime yenik düşüp :P ilk kez börek yapmayı denedim. Aslında çok basit bir börek. Kolay malzemelerle yapılıyor. Kısa kesip hemen anlatmaya başlıyorum.



Malzemeler:

Yarım kilo yufka (Ben ölçüyü bilmediğimden 1 kg aldım)
1 kilo ıspanak
10 TL lik kıyma (ben hiç ölçüyle çalışmam ki :D Göz kararı diyelim biz)
2 adet orta boy kuru soğan
Tuz ve arzuya göre baharatlar
4 yumurtanın sarısı
Yarım çay bardağı sıvı yağ
Üst süsü için susam yada çörek otu

Yapılışı:

İç Harcın Yapılışı:
* Ispanakları bol suyla yıkayıp doğruyoruz
* Kıymayı tavaya alıp az sıvı yağla kavurmaya başlıyoruz.
* Kıymaların rengi değişince küp şeklinde doğradığımız kuru soğanlarımızı ilave ediyoruz.
* Kıymalar ve soğanlar iyice kavrulunca ıspanaklarımızı eklemeye başlıyoruz.
* Ispanakların rengi değiştiğinde tuz ve baharatlarımızı ekleyip 5 dk daha kavurup ateşten alıyoruz.

***

* Yufkalarımızı önce ortadan ikiye, sonra yarım ay şeklinde olan parçaları da yine ikiye kesiyoruz.
* Arzu edenler yufka parçalarının içine sıvı yağ sürebilirler. Daha çıtır oluyor. Ben sürmedim. 
* Yufkaların geniş kısmına iç malzemelerimizi koyup rulo şeklinde sarıyoruz. Aynen sigara böreği gibi.
* Rulo haline gelen yufkamızı bir ucundan iç kısma gelecek şekilde sarıyoruz. Gül şekli veriyoruz yani.
* Sıvı yağla yağladığımız tepsiye gül parçalarını diziyoruz.
* 4 yumurtanın sarısını böreklerin üzerine sürüp, üstlerini arzunuza göre çörek otu veya susamla süsleyebilirsiniz. (ben haşhaş ile süsledim)
* Önceden ısıtılmış fırında böreklerinizin üzeri kızarana kadar pişirin. Süre vermiyorum. Çünkü iç malzemeniz zaten pişmiş olduğundan, pişirme süreniz böreğin üst ve alt kısımları kızarana kadar diyeceğim.

Ben böreği ıspanakla yaptığım için biraz vakit aldı. Ama istediğiniz malzemelerle yapabileceğiniz can simidi bir börek. Bu aralar aşçılık ruhum kabardı. Yeni tariflerle dönebilirim :D
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...