24 Nisan 2011 Pazar

Belki Güney Kore'ye Giderim (DİYE)

Ne zaman okuduğumu hatırlamıyorum ama ucuiyagi şu yazısında Kore izlenimlerini ve Kore'ye gitmeden önce Kore Turizm Bilgi Merkezi'nden temin ettiği Kore rehberinden bahsetmişti. Bende şubat ayı başında aklıma gelen bu yazı sonrasında  http://english.visitkorea.or.kr/enu/index.kto  sitesinden önce üye oldum, sonra da broşür için başvuru yaptım.

Broşür başvurusu aşağıdaki linkten yapılıyor ;)

http://english.visitkorea.or.kr/enu/GK/GK_EN_2_7_5.jsp

Kore'ye belki hiç gidemeyeceğim ama yine de bunu yapmak istedim. O broşürü elime almak sanki 'gitmek' için hayallerimi itiklemek gibi birşey olmuştu. 16 şubatta postacının minnacık posta kutumuza sıkıştırarak bıraktığı paket elime ulaştı. Paketimi heyecanla açtım. Çok güzeldi. İçinde Kore'nin başlıca merkezlerinin haritası vardı kocaman. Seoul, Busan, Jeju Adası, Seoul metro hatlarının haritası vardı. Sanki gidecekmiş gibi metro hatlarını bile inceledim :)  İçinden birde  İngilizce  bir de broşür çıktı. Nerede kalınır, nasıl gidilir, ulaşım nasıl yapılır, nerede ne yenir gibi aklınıza gelebilecek soruların tamamının cevabı vardı.

Ben oralara gidip yaşama hayali hiç kurmadım. Ama bir turist olarak zaman kısıtlaması olmadan gezmek istediğim yerlerin başında geliyor. Nasıl desel hayal gibi birşey. Bu yaptığımda hayallerime atılan bir olta gibi birşey. Kim bilir hayat denizinden kendi payıma ne düşecek. Haydi dostlar rastgele ;)

18 Nisan 2011 Pazartesi

Arwen'den Gong Yoo Kokulu Günler ♥(^_^)♥

Canım arkadaşım arwen şubat ayının birinde İstanbul'a gelmişti. O soğuk kış gününde Asya kıtasına geçmiş ve senenin ilk kar yağışına da orada şahit olmuştum. Çok az yağıyordu ama beyazdı ve beni mutlu etmeye yetmişti. Buluşma yerimiz dostum LaFea'ya çok uzak bir yerdi. :D  Optimum AVM de buluşup sıcacık bişiler yiyip içeriz dedik. Talihsiz bir tercih yaparak Pizzahut a gitmeye karar verdik. Ufff gitmez olaydık. Ciddi anlamda çalışanları eğitmeyi yada değiştirmeyi düşünmeliler. Yoksa çalışanların bizim orada oturduğumuz yaklaşık bir saatlik süre içinde yaptıkları hatalar şubenin tez zamanda kapanmasına yol açar. Siparişlerimiz unutuldu, yanlış yazıldı, işini sanki zorla yaptırırmışçasına davranan eleman bir sürü tabak kırdı. (zaten siparişimizi de karıştırmıştı)  Yani sözün özü bir daha gidilmeyecek mekanlar listemize 1. sıradan girmeyi başarıyla garantiledi.


Ama bu bizim güzel zaman geçirmediğimiz anlamına gelmez tabii. Özellikle de arwen'in bize hediye ettiği Gong Yoo takvimi :D  Hayatımda aldığım en güzel hediyelerden biriydi. Çookk anlamlıydı çookkk... :)  Tarif edilemez bir güzellik yaptı bize. Eve gelir gelmez başucuma koydum :) :)





Pizzahut dan sonra bizim kahve mekanımız olan Robert's Cafe'ye geçtik. Ben yine bol köpüklü bir kahve ısmarladım. Ama maalesef fotoğraf makinamın ayarları bozulduğundan net ve güzel bir görüntü elde etmeyi başaramadım :(




Arwen cim canım geç oldu biliyorum ama tekrardan çoook ama çok teşekkür ederim. Yüreğine sağlık canım :)

12 Nisan 2011 Salı

Son Zamanlarda Neler Oldu?

Son zamanlarda neler oldu neler. Tam diyorum her şey yolunda artık biraz blogcanımla ilgileneyim, hep bir şanssızlık oluyor. Geçtiğimiz Mart ayında annemin aniden rahatsızlanmasıyla ev-iş düzenimiz hastane-ev-iş düzenine dönüştü. Yakın dostlar, twitterden takip edenler biliyor gelişmeleri. Ama bilmeyenler için kısaca bir de ben anlatayım. Annem aniden rahatsızlanınca hemen Samatya Hastanesine kaldırdık. Yani eski adıyla öyle yeni adı Sağlık Bakanlığı İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi oldu. Breh yazması bile yoruyor adamı :)  Hastaneye 9 Mart sabahında yattık. Tetkikler sonunda annemin beyninde tümör olduğu ve alınması gerektiği ortaya çıktı. Bundan sonraki süreç ise tam bir macera. Hastanenin büyüklüğüyle kıyaslanınca yoğun bakım küçük olunca ameliyatımız 2-3 kez ertelendi. Öyle böyle derken Mart'ın 25 ine kadar hastanede kaldık, ki ne kalış.

Hastanede kalmak tam bir askeri kampa benziyor. Hasta ve refakatçileri sabah 05:45 de uyandırmak personelin sanırım zevkle yaptıkları tek iş. İtinayla yapıyorlar. Yoksa ne mümkün beni o saatte kaldırmak :D  O saatten sonra ise gelenin gidenin haddi hesabı yok. Odalarda bulunan minnacık tuvaletleri 13543643 kişi temizliyor. Yok lavaboyu yıkayan ayrı, tuvaleti yıkayan ayrı, yeri silen ayrı...vb. sürüp gidiyor. Yani saat altıdan sonra uyumak gibi bir imkanınız maalesef olmuyor. Ama beni özellikle sinir eden, sabrımın son sınırlarını zorlayan bir hadise var ki sorun da anlatayım.

Doktorların vizit saati geldiğinde ki bu da saat 09:00 ile 10:00 arasında bir zamana denk geliyor, refakatçileri dışarı çıkarıyorlar. Eee ne var diyeceksiniz?? Benim sinir olduğum nokta dışarı çıkarılmak değil zaten doktorlara gösterilen tavır. Vizite gelenler sanki beyin cerrahı doktorları değilde Superman anasını satayım. Sanki altın kaplama gibi 'Refakatçiler dışarı. Birazdan doktorlar gelecek' anam öyle bir söyleyişleri var ki sanarsınız biz doktor yiyen tehlikeli tür 'refakatçileriz'. Belki hastanede birkaç gün kalsanız pek fazla takılmazsınız ama 20 gün kalınca insan ister istemez gıcık oluyor. Hele bir de odaya gelen hemşire, doktor, görevli, temizlikçi..vs. gibi insanların odadan çıkarken kapıyı kapatmamaları var. İşte o tam delirmelik. Kapısız evde mi yaşıyorlar anlamadım gitti.

Ama söz doktorlara ve hemşirelere geldiğinde bir devlet hastanesine göre gayet ilgili ve alakalılar. Ama ilgi ve alakanın dozu doktorları gıcık+sinir etme kapasitenizle eş değerde seyrediyor. Uyumlu ve sevimli (bkz: nefertiti) bir insansanız sorun yaşamadan hastanede zaman geçirebilirsiniz. :D  Ayrıca hastaneler bazen güzel arkadaşlıklar kurulmasına da vesile olabiliyor. Şimdi Gelibolu'da yaşayan, düzenli olarak mesajlaştığım Filiz adında bir arkadaşım var. Ki bu da tamamen yukarıda bahsettiğim Uyumlu+Sevimli maddesiyle alakalı oluyor :D :D

Nihayetinde annem ayın 25 inde ameliyat oldu. Çok şükür ameliyatımız güzel ve sorunsuz geçti. Kısa bir süre yoğun bakımda tutulduktan sonra yine kısa bir süre sonra taburcu edildik. Şimdi iyileşme sürecindeyiz. Bu süreçte hastaneye sık sık (ki bu hafta toplam 3 kere gittik) gitmemiz gerekecek. Güzel mevlamın bana doktor+hemşire+personel katili olmadan bu tedavi sürecini tamamlamamız için bana sabır ihsan eylemesi için dua ediyorum. :) :) :)

♥♥♥

Eğer annem rahatsızlanmamış olsaydı canım arkadaşlarımın şu ve  bu yazılarında ballandıra ballandıra anlattıkları buluşmaya katılacaktım. Ama napalım kısmet değilmiş. Artık önümüzdeki maçlara bakacağız (^_^)

♥♥♥

Bu kadar şeyin arasında 3-4 Nisan'da AÖF ara sınavlarının olduğunu unutmuştum. Ehe hiç çalışmadan gittim sınavlara. Sallamasyon yaptım. Ama soruları okuyarak. Sınav sonuçları iyi çıkarsa belkim buradan sizlere söylerim. Ama sesim çıkmazsa siz anlayın sonuçlar felaket :D :D

♥♥♥

Daha bir sürü şey yapacaktım. Ama şu anda ne olduğuna dair en ufak bir fikrim yok. Ama çok da önemli değil, kendime yapacak şey bulmakta zorlanmıyorum. Son zamanlarda diğer blogdaşlarımı pek ziyaret edemedim. Bu sebeple bana mim gönderen varsa haberim yok.  Daha önce mim sözü verdiklerim sizlerde bir hatırlatma geçerseniz bana süpper olacak :) :)

Kocaman kocaman öpücükler..

Sevda ♥
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...